Üç gündür okula gitmiyordu Taehyung.Bu gün geldiğinde ise hiç dinlenmemiş gibiydi.Hala gözlerinin altı mor,rengi soluk,bedeni yorgundu.Leeyang da onu rahatsız etmemişti kaç gündür.Ya da evine gelmeye cesaret edememişti.Ayaklarını sürüye sürüye yürüyor önüne bile bakmıyordu.Gelen geçen ona çarpıyor,biri çarptıkça sarsılıyordu fakat hala yürüyen bir ölüden farksızdı.Onu üzen şey ise,Jeonguk'un onu gerçekten sevmediğini anlamasıydı.Çünkü tam üç gündür okula gelmemişti,ama Jeonguk ona tek bir mesaj bile atmamıştı.O böyleydi işte,sadece canı isteyince Taehyung'u arardı.Taehyung artık,onun gerçekten umrunda olmadığına,yalnızca bedeni için onu istediğine emin olmuştu.
Başını sağına çevirdiğinde yine Jeonguk ve Lisa'yı birlikte görmüştü.Hepsi okulun çimenlerinde oturmuş,koyu bir sohbetin içinde kahkahalarla gülüyordu.Lisa ise Jeonguk'un dizlerinde yatıyor ve sohbete eşlik ediyordu.
Taehyung'un hayallerini Lisa yaşıyordu..
Onları izlerken kendisinin bu hayata ne kadar fazlalık olduğunu daha iyi anlıyordu.Sevdiği adamı dilediği gibi sevememişti bile.Kalbinin rahatsızlığıyla,hayata bir sıfır geride başlamıştı zaten.Bir tek Haechul konuşuyordu onunla,fakat son zamanlarda o da artık yanına uğramıyor,gördüğü zaman yolunu değiştiriyordu.Aslında Taehyung'a göre ,Heachul ona fazla bile katlanmıştı.Düşündükçe yan bir gülüş attı başını eğip yürümeye başladı.Bu hayatta hiçbir zaman başı dik yürüyememişti ki.
Dönüp takrar Jeonguk'un olduğu tarafa baktı,tam baktığı an gözgöze geldiler.Jeonguk hareketlendi kalkmak için fakat,takrar vazgeçti ve eski pozisyonuna döndü.Bir an kalkıp yanına gelecek sanmıştı,ama aptalın tekiydi.Böyle bir şeyi düşünmek bile hataydı.
Her zamanki gibi görmezden gelmişti onu..
Kalbinin zayıflığı yetmez miydi ki,birde hançer saplanıyordu.Tüm bunlar bu yaşta bir insan için fazlasıyla ağırdı.Şimdi 17 yaşındaydı fakat bu acılar,sancılar daha yıllar önce başlamıştı.Her ne kadar kendi kendini alıştım diye avutsa da,Jeonguk'u sevmenin ağırlığı,acıyı daha da katlanmaz hale getiriyordu.
Bütün ders yalnızca tahtaya bakıyor,ne onunla dalga geçenleri duyuyordu,ne de dersi anlatan öğretmeni.Kafası allak bullaktı.Kütüphaneye gidip ders çalışacak durumda değildi.Normalde de az yediği yemeği bile yiyecek hali yoktu .Dersin bittiğini bile herkes ayaklanınca anlamıştı.
Öğlen yemeği için yemekhaneye indiğinde yine Jeonguk ve arkadaşlarıyla karşılaşmıştı.Yine güle eğlene yemek yiyor şakalaşıyorlardı.Jeongukta en ufak bir duygu yok gibiydi.O her zaman duygularını gizleyen biri olmuştu zaten.Eğer ayrılırsak bu Jeonguk'u hiç etkilemez diye düşünüyordu.Bu yüzden ayrılık onun için kolay olacaktı.Tam oturacakken Lisa durdurdu onu.Normalde tanıştıkları halde selam vermeyen kişi "Aa Taehyung naber?" diyordu.Taehyung önce şaşırmış daha sonra "İyim Lisa sen?" Öylesine sormuştu. "Dünki kokteylde görünmüyordun,her zaman gelirdin?" Gidememişti ve babası ilk defa anlayış göstermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Know I'm The One(Vkook)
Fanfiction"Nefret ediyorum;Beni görmezden gelmenden,ağladığımı görmemenden,seni özlememden.En kötüsü senden nefret edemememden nefret ediyorum.Hiç hoş değil ama,biraz olsun bile değil.Hiç nefret edemememden"💔 "Taehyung ve Jeonguk,sevgililer ancak yasak bir i...