Felix başındaki bereyi daha çok çekiştirip saçlarının görünmediğinden emin olduktan sonra kapıyı çaldı. Çoğu cumartesi olduğu gibi bugün de buluşacaklardı. Yerim hafta sonları evde olmadığından rahat oluyorlardı.
Sonunda Changbin kapıyı açtığında gülümsedi. Changbin de ona gülümseyerek karşılık verirken içeri geçmesini işaret etti. Felix hızlıca ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.
"Bu bere ne iş yazın ortasında?" diye sordu Changbin elini berenin üzerine yerleştirirken. Felix gülümseyip omuz silkti. Changbin'in kaşları havalanırken salona giden Felix'i takip etti. Tekli koltuğun ucuna oturduğunu görünce gülümsedi. Hemen yanına oturdu. Felix de Changbin'in bacaklarının üzerine bacaklarını atıp koltuğun diğer tarafından sallandırmıştı. Bu şekilde birbirlerine çok yakın olduklarından öyle oturmayı seviyorlardı.
Changbin bir elini Felix'in bacağına rastgele koyup diğer elini de yine beresine yerleştirdi.
"Saçını mı kazıttın yoksa?" diye sordu. Felix kısa ve tatlı bir kahkaha attı.
"Hayır. Başka bir şey. Çıkarsana."
Changbin de gülümseyip zaman kaybetmeden bereyi çıkardı. Felix'in kırmızı saçları dağılırken rahatlamış bir ifadeyle elini hemen saçlarına götürdü. Düzeltmeye çalıştı. Üstünkörü düzelttikten sonra Changbin'e beklentiyle baktı.
Changbin elini çocuğun saçlarına götürüp karıştırdı.
"Çok güzel olmuş." dedi geniş bir gülümsemeyle.
"Biraz terlemiş..." dedi Felix hafifçe dudak büzerek.
"Bu havada sürpriz yapıcam diye bere takarsan terler tabi."
"Kapının önünde taktım aslında da... hemen de terlemiş."
"Olsun... yine de çok güzel. Ne zaman boyattın?"
"Dün."
Changbin ona yaklaşıp saçlarına birkaç küçük öpücük kondurdu. Sonra gözlerine, yanaklarına, yüzünün her yerine ve en sonunda da dudaklarına ulaşmıştı. Kısa ve masum bir öpücükten sonra geri çekildi.
"O kadar tatlısın ki..." dedi Changbin gülerek. Felix de kıkırdadı. Elleri tekrar saçlarına gitti düzeltmek için. "Oynama artık düzgün işte."
"Ondan değil. Hala alışamadım ilk defa farklı bir renk yapıyorum galiba. Sarıdan başka." dedi Felix, hala ellerini saçlarından çekmemişti ve oynamaya devam ediyordu. Changbin'in kaşları hafifçe çatıldı.
"Nasıl ilk? Sallama liseye başladığında griydi."
"Aa evet o da var. Ama o birkaç ay kaldı sadece sonra tekrar sarıya dönmüştüm."
"Dokuzuncu sınıfın sonlarında da açık yeşildi."
Felix'in yeni aklına gelmiş gibi dudakları aralandı. Changbin'e göre dünyanın en tatlı ifadesiydi.
"Doğru..." dedi Felix son hecesini uzatarak.
"Sonra onuncu sınıfın ikinci döneminin başlarında da açık pembeydi."
"Yuh. Onlar çok az kaldı tamamen aklımdan çıkmış." dedi Felix kıkırdayarak. Changbin elini yeniden kırmızı saçlara daldırıp karıştırdı yavaşça.
"Benim çıkmadı." dedi yüzünü onunkine yaklaştırırken.
Felix aptal değildi. Kendinin, en yakın arkadaşlarının hatta ailesinin bile aklından çıkan saç renklerini ne zaman yaptığını hatırlıyordu Changbin. Demek ki dikkat etmişti. Ne dediğini az çok anlamıştı ama sadece yanlış anlamış olmayı umuyordu. Çünkü eğer gerçekten bunca yıl Changbin'in ona ilgisi olduğu halde bu kadar kırdıysa, Felix buna çok üzülürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Chaos // HYUNMIN ✔
FanfictionBir anda tüm okul Jisung'la Minho'nun ilişkisini öğrenmişti. Ve bunu yapan her kimse Seungmin o kişiyi bulmadan rahat edemeyecekti. ⚠️tw // madde kullanımı ××× "I'm anxious about everything But i like." ××× #8 hyunmin 04.01.2021 #7 minsung 06.01.202...