Çimlere uzanmış, yavaşça hareket eden bulutları izliyorlardı sessizce. Uzun süre sonra böyle huzurlu bir şey yapmaları güzeldi. Iwaizumi buna bayağı sevinmişti.
Oikawa'dan ses çıkmayınca uyuyor mu diye meraklandığı için tek kolunun üstünde durup yüzüne baktı çocuğun. Oikawa kendine öyle baktığını görünce şaşırmıştı.
"Ne?"
"Uyudun sandım." derken tekrardan çimlere yasladı sırtını.
"Düşünmekten uyuyabiliyor muyum sanıyorsun?"
"Kendi kendine düşünmeyi bırakıp benimle de paylaşırsan rahatlarsın belki." diye mırıldandı Iwaizumi. Dediğinde haklıydı, her şeyi içine atmaktansa birileriyle paylaşmak daha iyi gelirdi çoğunlukla.
"Nasıl cümleye dökeceğimi bilmiyorum açıkçası."
"En azından dene."
"Peki." Birkaç saniye düşündü. "Biraz fazla kabalaştığımın farkına vardım." Iwaizumi ilgilendiğini belli edercesine ona çevirdi başını.
"Bizi bu kadar etkileyen şeyler yapıyorsam iyi olmadıklarını düşündüm. Gerçi, doktorun da biraz etkisi oldu bunları fark etmemde."
"Yardımcı olabiliyorsa güzel." Oikawa başını sallayıp devam etti. "Tabii yine de tek sorunun bende olmadığını düşünüyorum." derken hafifçe gülmüştü.
"Haklısın bu konuda. Ben de fazla kaba davranıyorum."
"İkimiz de farkındaysak artık öyle olmaz o zaman, değil mi?"
"Sanırım."
Rüzgar şiddetini arttırmıştı. Eve ya da başka bir yere gitseler daha iyi olacaktı. Oikawa yeni yeni iyileşiyordu zaten..
"İyice soğumaya başladı. Gitsek iyi olacak."
"Peki."
"Aç mısın? Açsan bir yere gidip bir şeyler yiyelim."
"Olur." Kalkıp yürümeye başladılar. Tartışmadan konuşabiliyor olmaları ikisini de mutlu ediyordu içten içe. Böyle devam etmesini istiyorlardı..