*fotoğraf*
*fotoğraf*Al, başına çalarsın
Böyle istemediğimi söylemiştim sana
Teşekkür etmen gerekiyordu sanırım
İyi
Sağ ol Aptalkawa
Siktir git
"Ne diye attıysam ödevi! Uğraşsaydı kendi kendine." diye mırıldandı. Her ne kadar gıcık oluyor olsa da yardımcı olmaktan da geri tutamıyordu kendini.
Sıkıldığını hissettiğinde parmaklarını masaya vurmaya başladı. Yine antrenman yapmak istiyordu. Bağımlılık gibi bir şey olmuştu bu artık. Gün içinde yaptığı iki saat kesinlikle yetmiyordu ona. Hem en iyisi olmak için herkesten daha çok çalışması gerekiyordu, değil mi?
Bugün salonun anahtarı yoktu kendisinde. Aptal Iwaizumi onu koça şikayet edip anahtarı kendisi almıştı. O yüzden gidemiyordu oraya.
Köşede duran topunu alıp odasından çıktı. Salona gidemiyorsa bahçede de oynayabilirdi, onun için hiç fark etmiyordu.
Mutfaktan aldığı şişelerle çıktı bahçeye. Elindekileri farklı farklı yerlere dizdikten sonra duracağı yere karar verdi ve şişelere atmaya başladı topu. Bunu zaten mükemmel bir şekilde yapıyordu, ama daha da mükemmel olmasını istiyordu.
Bir şişeyi vuramadığında öfkeyle duvara attı topu. Hata yapmaktan nefret ediyordu. Hata yaparsa en iyi olamazdı, hata yaparsa kaybederdi.
Annesi çağırana kadar oynamıştı kendi kendine. Üstünde dünden kalan yorgunluğu vardı, vücuduna dinlenecek zamanı sağlayamıyordu. Bunun yanlış olduğunu bilse de düzeltmek için uğraşmıyordu çünkü yapamazdı, içi rahat bir şekilde dinlenemezdi.
Saat geç olmuştu, odasına kapattı yine kendini. Genellikle yaptığı gibi maç videosu açmıştı. Karanlıkta izlediğinden, ayrıca az uyuduğundan dolayı göz altları sürekli kötü görünüyordu. Gerçi, o bile çekicilik katıyordu yüzüne.
Uyuyakalmıştı yine. Bayağı izlemişti, sonunda vücudu dayanamamıştı buna. Oturduğu yerde bayılmıştı o yüzden. Böyle uyuduktan sonra sabah hareket etmekte zorlanıyordu canı acıdığı için ama alışıyordu acıya. Dayanması gerekiyordu.