15

1.3K 174 26
                                    

"Bir daha benimle konuşmayı aklının ucundan bile geçirme." Homurdanarak söylediği şeyle kaşlarını çattı Iwaizumi. Onunla konuşmamak kendisi için ölüm gibi bir şey olurdu herhalde.

"Konuşacağım."

"İstenmemene rağmen niye bu kadar zorluyorsun ki?" Kendi kendine konuşur gibiydi. Şimdi bile umursamıyordu yanındaki çocuğu.

Gözlerinin yandığını hissettiğinde sıkı sıkı yumdu onları. Oikawa hiç farkında değildi sözlerinin ne kadar incitebildiğinin...

"Gitsene! Bir de eve kadar gelecek misin?!"

"Annene söz verdim, yoksa bir saniye daha durmam yanında. Konuşma da yürü."

Sessizce yürüdüler eve kadar. Kapıyı çaldıklarında kadın sanki kapıda bekliyormuş gibi, hemen açmıştı.

"Tōru! Beni çıldırtacak mısın sen? Neredeydin bu saate kadar? Hem bu yüzünün hâli ne?!"

"Antrenman yapıyordum." diye mırıldanarak kadının yanından sıyrıldı. Kadın ona dönecekken Iwaizumi durdurmuştu onu.

"Oikawa-san, lütfen dikkat edin ona. Akşam çıkmasına veya bahçede çalışmasına izin vermeyin. Şu an aramız iyi değil, bize de gelmeyeceği için nereye gideceğini bilemeyiz."

"Tamam." diye mırıldandı kadın üzgün gözlerle. Oğluna sahip çıkamadığını düşündüğü için üzgündü.

"Ayrıca..onun psikolojik yardım alması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bir psikologla görüşme şansı varsa-"

"Hemen randevu alırım. Sen onun en yakın arkadaşısın ve sen böyle diyorsan, gereklidir. Ben ne olduğunu bilemiyorum, bana hiçbir şey söylemiyor ve belli ki yalan söylüyor bazı şeylerde." Sertçe yutkunup devam etti. "Neyse, teşekkür ederim onu getirdiğin için."

"Ne demek. İyi akşamlar."

"Sana da canım." Kapı kapanırken evin önünden ayrıldı. Oikawa'nın yardım alması gerektiğini uzun süredir düşünüyordu, sonunda dile getirebildiği için mutluydu.

Bi şey garip oldu bu bölümde ama neys

to be the best || IwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin