Elinde döndürdüğü zarfı cebine koyup çıktı evden. Ne olur ne olmaz diye yanına alacaktı, belki yolun ortasında cesaretlenip verirdi. Bilemiyordu yani.
Çocuğun ona doğru gelişini görünce gözlerini yumdu birkaç saniye. Gerçekten..ondan nasıl bu kadar etkilenebiliyordu
"Bugün de bayağı soğukmuş." dedi çocuk yanına geldiği anda. Montunun fermuarını ağzına kadar çekmiş, bir de bere takmıştı ve bereyle öyle güzel görünüyordu ki Iwaizumi gözlerini ondan alamadı.
"Evet, öyle." diye mırıldanabilmişti sadece. Yürümeye başladılar. Iwaizumi Oikawa'nın çantasına bir bakış attı. Acaba bir şekilde çaktırmadan çantasına atsa nasıl olurdu? Hem yüz yüze vermemiş olurdu, hem de eve gidince yalnızken okurdu çocuk. Eline verse ve sonra oku dese bile dayanamayıp hemen açacağını biliyordu, o yüzden daha da çekiniyordu.
"Bugün antrenmanda maç yaparız umarım." diyen çocuğa yan yan baktı.
"İki gündür yapmadık, yaparız herhalde."
.
"İşemeye gidiyorum, geliyor musun?" Iwaizumi başını salladı. O giderse çantasına mektubu koyabilirdi, o yüzden gitmiyordu peşinden.
Oikawa sınıftan ayrıldığında montunun cebinden çıkardığı zarfı kimseye göstermeden çocuğun kitaplarının arasına sıkıştırdı. Hâlâ emin değildi okumasını istediğinden. Geri alıp almamak arasında kalmıştı.
Ne kadar düşündüğünü bilemiyordu ama Oikawa geri gelmişti bile. Artık geri alma gibi bir şansı yoktu ve çok gergin hissediyordu.
'Aptal! Koymasaydın keşke! Sıçtın şimdi.' İçten içe kızdı kendine. Evet, kesinlikle pişmandı koyduğu için.
