11. Bölüm - Kırık Sensörlü Garaj Kapısı

1 1 0
                                    

"Cenazene gelemedim yurt dışındaydım. Başın sağ olsun."

"Mühim değil, sağ olasın."

"Seni defalarca kez aradım açmadın. Sen de geri dönmedin."

"Bir süre kimseyle konuşmak istemedim."

"Gerçi Manolya sana destek olmuştur. Çok fedakâr bir kızdı. Sahi o nasıl, okuldan beridir görmedim?"

"Bir süre destek oldu evet."

"Bir süre..?"

"Boş ver."

Erguvan biraz yere baktı, duraksadı. Gözleri dalmıştı. Sessizce biraz bekledi ve tekrar konuştu.

"Aslında bir konu var..."

"Nedir?"

Erguvan yangından itibaren başından geçen olayları, şirkette gördüklerini ve takip edildiğini tek tek anlattı.

"Senden birkaç şey istiyorum. Birincisi Manolya'yı takip etmen. İkincisi bana araç ayarlaman. Üçüncüsü ise..."

"Evet?"

"Bana bir silah lazım."

Arkadaşı durumun ciddiyetini fark etmişti.

"Normalde böyle bir şeye asla göz yumamazdım ama ailene ne olduğunu biliyorum. Yine de sen istersen silahı boş ver. Ben sana birkaç koruma ayarlayayım. Senin bile ruhun duymaz."

"Hayır, hayır. Koruma olmaz. Bu işin kökünde bir pislik var. Ailemin öldürülmesiyle ilgili olabilir."

"Tamam seni anlıyorum, sen bana biraz müsaade et. Devlette sağlam yerlerde tanıdıklarım var, daha farklı yollardan çözelim. Her türlü hallederiz."

"Yok, hayır. Bu işin peşini yakalamışken bırakmak istemiyorum. Cevaplar istiyorum. Bilmek istiyorum. Bunca zamandır aklımın yapıştığı şeylerden kurtulmak istiyorum. Kâbus görmek istemiyorum artık. Huzura ermek istiyorum."

"Tamam yine peşine koş, ben sana peşine koşmayalım demiyorum ki. Beraber koşalım. Onu diyorum."

"İyi peki ben seni haberdar ederim."

"İnan bana elimden ne geliyorsa yapacağım, fakat kendi başına iş yapmadan önce muhakkak bana haber ver."

Erguvan küçük bir kâğıt uzattı. "Ben sana haber verene kadar senden şu kişileri iyice araştırmanı istiyorum. Nedir, ne değildir, kim bunlar vs."

"Tamamdır, olmuş bil. Bu arada bana bir adres ver, çocuklarla istediklerini getireyim sana."

"Burası işte sizin eski otel."

"Otel mi?"

"Durumlar karışık biraz."

"Oğlum bak, dikkat et kendine. Yine iyi aklına gelmiş de belli olmaz bak."

***

Ertesi sabah Erguvan'ı resepsiyondan aradılar ve onun adına bir çanta bırakıldığını söylediler. Erguvan çantayı beklediği söyleyip çantayı teslim aldı.

Çantayı lobide göz ucuyla karıştırdı. Umduğu gibi bir silah vardı ve ön gözünde de bir araba anahtarı. Birkaç bir şey daha vardı ama şimdilik pek fazla karıştırmak istemiyordu.

Otelin önünde çıkıp arkadaşının yolladığı çantadan araba anahtarını çıkardı. Hangi arabaydı nerede duruyordu hiç bilmiyordu. Anahtarın üzerindeki düğmeye basıp gözleriyle etraftaki araçları kolaçan etti. Az sağ çaprazında duran nispeten lüks sayılabilecek siyah bir Alman aracının ışıkları yanmıştı. Çantasıyla beraber araca gitti ve şoför yan koltuğuna çantasını bıraktı. Ortalık sakindi ve neyse ki aracın camları siyahtı ve dışarıdan içerisi görülmüyordu. Çantasını iyice açmadan temkinli olarak içini karıştırdı. Türkiye'de satışı yasak olan ünlü bir markanın tabancası ve yanında üç adet şarjör vardı. Çakmak, katlanır bıçak, birkaç bin lira kadar nakit para ve adına düzenlenmiş sahte kimlik ve pasaport.

Uyku SersemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin