3.Bölüm

1K 27 7
                                    

Yeni bir güne uyanmıştım. Güzel bir gündü. Dünkü sis yoktu hava da. Fırından kızaran börekleri çıkardığımda kokusunu içime çektim. Yapıyordum bu sporu. Ellimdende her iş geliyordu maşallah. Yetenek desen ben de. Ses desen ben de. Fizik desen ben de. O... . Neyse.

Amcam'ın neşeli sesi mutfağı doldurduğunda kıkırdadım. "Günaydın Yeğenim! Yine döktürmüşsün. Ellerine sağlık." diyip yanağıma kocaman bir buse kondurdu. Ardından hiç beklemeden tepsiden bir börek alıp ağzına attı. "Amca, sıcak! Ağzın yanacak." diye kızdığımda sanki az önce fırından yeni çıkmış börekleri ağzına atmamış gibi sırıttı. "Bana bir şey olmaz. Biz Ankara bebesiyiz." dediğinde güldüm. Başımı ağır ağır sallayıp "Aynenn." dedim.

Babam'ın kahvaltı masasına oturmasıyla amcamdan yanına gitti. Ben de mutfaktaki işlerimi halledip masadaki yerimi aldım. Babam "Günaydın Kızım." dediğinde ben de gülümseyerek "Günaydın Baba." dedim ve "Size anlatacaklarım var." diye devam etti hevesle.

Hevesimi kursağımda bırakan kalmıştı maalesef. "Konu Ulubeylerle ilgiliyse maalesef planlarını gerçekleştiremeyeceksin." diyen Babamla kaşlarım çatıldı. Amcam lafı ağızımdan almıştı.
"O niye Abi? Işte ne güzel Asaf'ın işini bitireceğiz." Gerçekten ne güzel bitirecektik işini.

Düşündüğüm şeyin olmamasını diledim. Sorgulayan bir bakış attım babam'a. "Baba bana o Ulubeylerle anlaştığını söyleme." N'olur anlaşmış olma baba. Bunu bana yapmamış ol baba.

Babam düşüncelerimi doğruladı. "Evet, anlaştık ve artık bu hasımlık bitecek. Biz masaya tekrar oturacağız."

Amcam öfkeyle bağırdığında dişlerimi sıktım. "Abi olmaz! Ne o Asaf'la barışırım ne de o masaya otururum! Beş yıl oldu abi! Verilen o savaşların boşuna olduğunu söylüyorsun! Abi ben üç yılımı bir hiç uğruna mı hapiste geçirdim?" Haklıydı. Onu o delikten çıkartasaya kadar ömrümden ömür gitmişti. Ben onu o delikten çıkartmak için bölümümü birincilikle bitirmiştim.

Babam'ın boynundaki damar attı ve dişlerinin arasında "Benim lafımım üstüne laf mı söylüyorsun sen?" diye tısladı amcama. Sakin kalmaya çalışıyordu, ama birbirimizi kandırmaya gerek yoktu. Babam hiçte sakin bir adam değildi.

Amcam sesinin tonunu biraz düşürdü babam'ın sinirlendiğini görünce. Amcam bir babam'ın önünde saygıyla başını eğerdi zaten. Babam büyütmüştü onu da halamı da. "Estağfurullah Abi. Ama ben doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum. Yinede sen ne dersen O."

Babam net bir şekilde "Bu akşam masa toplanıyor haberin olsun. Eğer Asaf'a birşey yaparsan seni ben bile yaşatamam." dedi. O masanın hükmünden babam bile kurtaramazdı ona. En büyük kural şuydu: Masadaki ortaklar birbirine ve ya birbirinin ailesine zara verirse bu ölümle sonuçlanırdı. Kurallara uymayan kişi ve ya kişiler infaz edilirdi.

Amcam, babam'ı başıyla onayladı ve "Merak etme senin hatırına Asaf'a bir şey yapmayacağım." dedi. Amcam yapmam dediyse yapmazdı.

Ulubeyler

Ilyas: Ne demek Masaya tekrar oturuyolar abi? Ben o Behzatı öldürecektim. Neden böyle birşeye izin verdin?

Hızır: Iki Aile için en iyisi bu olucak. Sen istesende, istemesende.

Kapının önünde duran Ömür herşeyi duymuştur ve tebessüm ediyordur.

Ömür iç ses:
"Allah'm sana şükürler olsun. Sonunda bu hasımlık bitiyor. Belki Abimgilde beni affeder. Belki eskisi gibi oluruz. Ben onları çok özledim. Didem kim bilir ne kadar büyümüştür."

Akşam olur
Façalılar Masanın olduğu binaya doğru gidiyordur ve Arabayı Didem sürüyordur.

Didem: Baba eğer içerden Silah sesi gelirse, dışardakileri ben indiririm. Sen merak etme. Yada Sniperim yanında istersen mevzi alıp senin işaretini bekliyim. Sonra hepsini teker teker öldüreyim Dışardakiler ve Içerdekiler dahil.

Geçmişin izi (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin