Çoğu zaman, çoğu zaman gözlerim sende takılı kalırdı. Bulaşıkları yıkarken burnun hep kaşınmayı başarırdı mesela. Ufak bir burnun vardı, kaç kez.. kaç kez sen o aptal tabakları yıkamaya çalışırken kaşınmayı başaran tenine dokunmayı hayal ettim bilmiyorum. Çilleriniyse yakından görmek için çoğu şeyi feda ederdim Shouto. Hala da.. ederim. Göz göre göre ölüme bile atlarım senin için de.. orası başka bir bölümün konusu. Herkes görürdü de sana nasıl baktığımı, bir sen fark etmezdin. Gözünün önündekini görmüyor musun der annem bana çoğu kez. Sakar olduğumdan dese de, bunu sana söylemek isterdim güzelim. Gözünün önündekini görmüyor musun? Sana nasıl baktığımı görmüyor musun? Umarım bir gün etrafta insanlara sinirlenmeyi bırakırsam eğer, sana bunları söyleyebilirim. Beni fark etmen gerektiğini yani. Fark etmen gerek. Çünkü artık nefes alamıyorum.
Belirsiz bir silüet karaladığı defterinden kafasını kaldırdığında kendisini kırmızı gözlerin esiri olarak bulmuştu. Bu sıralar çok sık göz göze geliyor olmalarındandır belki de, Todoroki sinir küpü olan çocuğa ufak bir gülümsemeyle cevap vermişti. Diğerinin yaptığı tek şey ise göz temaslarını keserken hızlıca sınıftan çıkıp gitmek olmuştu. O an ne Todoroki Bakugo'nun heyecandan titrediğini, ne de Bakugo Todoroki'nin defterinde kendisinin olduğunu biliyordu. Bu bilinmezlikler içinde birbirlerini bulmaları ne kadar zaman alacak bilinmezdi ama, birbirlerini fark etmeyen bu ikilinin hallerini bir başkası çoktan çözmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy
FanfictionBenimle olsaydın, gözlerin bu kadar hüzünlü bakmazdı belki de. Ve benimle olsaydın, saçlarını papatyalarla da süslerdim ben. Benim olabilseydin Todoroki Shouto, yemin ederim ki seni gölgene kadar öperdim.