Chapter twenty-one.

142 19 11
                                    

Bakugo çok beklemişti. Hiç bir zaman ulaşamayacağını düşünerek hem de. Ama öyle olmamıştı işte. Sanırım yukarlarda bir yerlerde onun mutluluğunu isteyen birisi olmalıydı. Dün yemekhanede olanlardan sonra tüm gün pişmiş kelle gibi sırıtmıştı sarışın çocuk. Ne zaman diğeriyle göz göze gelse içi erimişti. Todoroki içinse işler farklıydı. Daha önce hiç böyle sevilmemişti ki. Kendisine bakan kırmızı gözleri gördüğü an suratı utançtan alev topuna dönüyordu. Bakugo için bu manzara, diğer her şeye bedeldi. Okul bittiğinde sınıfla birlikte yurda yürümüşler, herkes yemek yiyip odasına çekildiğinde bile Bakugo hala üzerindeki şapşallığı atabilmiş değildi. Bir çok kez kötülerle savaşmıştı, sinirlenmiş, ağlamış, özlem duymuştu.. Ama hiç bu kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Belki de bu yüzdendi uyuyamaması. Yelkovan 11'e vurmuştu ama sarışının tek yaptığı odasının köşesinde olan bateri setiyle öylece oyalanmaktı. Bir de..melez çocuğu düşünmek. Gerçi, aklından bir an bile çıktığı yoktu. Penceresinden esen rüzgar odasını doldururken kalktı kırmızı gözlü çocuk. Amacı belliydi, belki diğeri uyumadan önce onu görebilirdi. Odasından sessizce çıktı ve koridorda ilerledi. Ses yapıp kimseyi yanlarına çekmek istemiyordu. Önünde durduğu kapıyı tıklatmadan önce bir kaç dakika bekledi genç çocuk. Elleri terliyordu, kalbi göğüs kafesini zorluyor, beyni bu odaya son gelişini hatırlatıyordu ona. Todoroki'nin babası geldiği için odasından çıkmadığı zamanı. Bunları düşünürken bir cesaret kapıya vurmuştu. Zaman geçerken yaklaşan adım sesleri ve açılan kapıyla nefesini istemsizce tutmuştu bile.

"Bakugo?"

İsmim o kadar çok yakışıyor ki dudaklarına, durmadan söyle istiyorum.

"Müsait misin?"

Bunu söylerken diğerinin yüzüne bakmış, ıslak saçlarında dolaştırmıştı gözlerini. Diğerinin her akşam duş alması bildiği bir şeydi. Her akşam odasının yanından geçerken duyardı Bakugo, suyun sesini.

"Evet. Müsaitim. Ödevlerimi yeni bitirmiştim. Sen ne yaptın? Bekle! İçeri geç sen. Öyle konuşuruz."

Kırmızı gözlü çocuk diğerinin heyecanını canlı canlı gördüğünde sırıtmasını engelleyememişti. Bu kadar çabuk bir sürede onu böyle heyecanlandırıyor olmak..tarif edilemezdi işte. Hiç bir sözlükte bunun için doğru nağmeler yoktu. Diğerinin odasına girmiş, daha önce gelmiş olduğu yerin öncekine göre daha düzenli olduğunu fark etmişti. Arkasından kapıyı kapatan çocuksa hala heyecanlıydı. Sonuçta Bakugo bir şeyleri itiraf etmeden önce o kendisi için sürekli kavgacı ve sinirli biriydi. Şimdi onu böyle görmek melezin tüm dengelerini bozuyordu. Karşısında hiç tanımadığı biri vardı sanki.

"Kendini odanda hissedebilirsin.. Atıştırmalık bir şeyler ister misin?"

Hala ayaktalardı ve sarışın diğerine dönüp düşünmeden edemedi.

Evet deyip, öpsem ya seni. Atıştırmalık yerine dudaklarını içsem tam şuan.

Katsuki aklına gelen düşünceleri dağıtmaya çalışırken kafa sallamıştı, gerek yok anlamında.

"Biraz konuşuruz diye gelmiştim. Sıkıldım odada."

"Çok iyi yapmışsın."

Todoroki garip biri olduğunu hep düşünmüştü. Ama karşısında diğeri varken sanki bu daha da fazlalaşıyordu. Ne diyeceğini bilemezken yatağına ilerleyip oturmuştu.

"Oturabilirsin. Çok titiz değilimdir."

"Biliyorum."

Bu Bakugo için çok düşünülmeden verilmiş bir cevaptı. Todorokinin karşısına otururken diğerinin ona şaşkınca baktığını fark etmemişti bile. Melez olan bilmiyordu. Ellerinden bombalar patlatan çocuğun tek ilgisi kendisineydi. Ama merak etmiyor değildi.

DaisyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin