Hepinize iyi akşamlar ve iyi okumalar !!
---
Jisung dışarıdan gelen yüksek ses ile birlikte uyuduğu sert göğüsten sakince başını kaldırarak sevgilisinin huzurla uyuyan yüzüne baktı. Sesin ilk başta ondan geldiğini düşünmüştü ama Minho'nun kapalı olan göz kapakları ile birlikte bu tahminin yanlış olduğunu anladı.
Bakışlarını ondan ayırmadan düşüncelere dalmıştı, ona sahip olduğu için çok şanslı olduğunu düşündü. Hayatında her şey yolunda ilerliyordu, en mutlu anlarını Minho ile yaşamıştı ve yaşamaya da devam ediyordu.
Minho'nun derin bir nefes alarak bir anda kendine doğru dönmesi ile birlikte Jisung sevgilisinin altında kalarak nefes alamadığı için yaşam savaşı vermeye başlamıştı.
" M-minho çabuk uy-uyan nefes alamı- "
Jisung son gücü ile Minho'yu ittirdiğinde içine derin bir nefes çekti. Minho ittirilmesinin sayesinde diğer tarafa dönerken gözlerini açtı. " Ayı gibi ağırsın gerçekten. "
Minho bir süre konuşmadan sadece tavana baktı ve gözlerini açıp kapatarak kendine gelmeye çalıştı.
" Günaydın Jisung, bu sabahki hakaretini neye borçluyuz ? "
" Ay sen uyandın mı ? Günaydın sevgilim. "
Jisung şirince gülümseyerek Minho'nun yanağına küçük bir öpücük kondurmuş ve ona bakmaya devam etmişti.
Minho, Jisung'un gülümsemesine karşılık verdi ve Jisung'un yumuşak dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
Jisung öpücüğün etkisi ile tekrar kafasını Minho'nun sert göğsüne gömdü. Minho bu hareket karşısında küçük bir kıkırtı çıkararak ellerini Jisung'un saçları arasına atarak yumuşak hareketler ile ellerini orada gezdirmeye başladı.
" Saat kaç ? "
Jisung saçları arasında gezinen eller ile birlikte tekrar mayışmaya başlamışken sormuştu. Minho kendisine yöneltilen soru ile birlikte ellerini Jisung'un saçları arasından çekti ve yatağın içindeki telefonunu eline alarak saate baktı.
"12.20 olmuş. "
Jisung şaşkınlığını gizleyemediği sesi ile konuştu. " Bu saate kadar nasıl uyuyabildik biz ? "
Minho ellerini Jisung'un beline atarken konuşmaya başladı. " Bir kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyoruz, onun için olabilir. "
Jisung sakince kafasını salladı. " Haklısın ama sanırım artık yataktan çıkmamız gerekiyor. Hem Changbin nasıl bizi bu saate kadar uyandırmadı ki ? "
" Umarım bir şey olmuştur, bu sayede bir daha onun yüzünü görmek zorunda kalmam. "
Jisung gülümsemesini belli etmeden Minho'nun karnına küçük bir yumruk geçirdi. " O senin arkadaşın Minho. "
" Evet ama bu yine de her sabah odama dalıp My Little Pony şarkısı söyleyerek bizi uyandırması gerektiği anlamına gelmez. "
Jisung bir süre konuşmadan durup sadece Minho'ya baktı. " Evet aslında bu konuda haklısın. "
Jisung, Minho'nun göğsünden kalkarak yatakta oturur pozisyona geldi ve sırtını dikleştirerek Minho'ya bakmaya devam etti.
" Hazır kimse yokken ve Changbin odaya dalmamışken bir tur ? "
Minho yüzüne muzip bir sırıtma yerleştirirken Jisung'un kolunu çekerek yatağa düşmesini sağladı ve direkt üzerine çıktı.
" Yine çok haklısın sevgilim. "
Jisung kendisine gelen övgüyle birlikte yüksek sesli bir kahkaha attı. Minho işaret parmağını dudağına götürerek konuştu. " Şşş sesimizi duyarak buraya gelmesinler. "
Jisung sadece kafasını sallamak ile yetindi ve Minho'nun dudaklarına eğilmesi ile birlikte heyecanlı nefesler almaya başladı.
" Siz siz ! Evet siz ! Bugün My Little Ponny söylemediğim için uyanmıyor mu- "
Changbin yüzüne gelen yastık ile birlikte susmak zorunda kalmıştı.
" Sus ! Lütfen sus ! " Minho sinirle birlikte Changbin'e bağırınca, Changbin dudaklarını büzerek Minho'ya baktı.
" Sana onları rahat bırak diye kaç kere söyledim tatlım ? Üzgünüm ancak bu saate kadar tutabildim. "
Felix, Changbin'in arkasından odaya girerken Minho ve Jisung'a doğru konuşmuştu.
" Sorun değil Felix. "
Minho olduğu yerden kalkarken Felix'e gülümseyerek konuşmuştu. Minho hala yatakta yatan Jisung'a elini uzattı ve elini tutunca onu çekerek yataktan onu kaldırdı.
" Hadi kahvaltıya gidelim. "
Jisung'un elini bırakmadan onunla birlikte aşağıya inip mutfağa girdi. Masanın üzerindeki kahvaltılıklar ile birlikte kahvaltının çoktan hazırlanmış olduğunu ve bunun için onları uyandırmaya geldiklerini anladı.
" Teşekkürler Felix. "
Jisung sakin sesi ile birlikte kapıdan giren arkadaşına yönelik konuştu. " Ne ? Ah! Kahvaltı için mi ? Sorun değil erken uyanmıştım ve hazırlamaktan zarar gelmez diyerek hazırladım. Afiyet olsun. "
-----
Kahvaltılarını yaptıktan sonra yaptıkları dağınıklığı toparlamış ve içeriye geçmişlerdi. Sınavları bittikten sonra dinlenmek ve biraz eğlenmek için Minho'ların Jeju'da olan evlerine gelmişlerdi.
Changbin sayesinde bu dinlenmekten daha çok sınav gibi hissettiriyordu ya Tanrı şahit.
" Hava çok sıcak havuza mı girsek ? "
Jisung yattığı yerden Minho'ya dönerek sormuştu. Minho sorusuyla birlikte Jisung'a döndü " Eğer seni üstsüz göreceksem her şeye evet derim. " dedi ve göz kırptı.
" Yani bu evet demek. "
Jisung koltuktan kalktı ve Minho'yu kolundan çekiştirerek dışarıya çıkardı. Changbin ve Felix zaten çoktan kendilerini havuza atmışlardı.
Hatta Changbin havuzun içinde Rainbow Dash şeklinde olan deniz yatağında yatmış güneşleniyordu. Gerçekten hafife alınmayacak şekilde my little pony hayranlığı vardı, ki bu yüzden bu yatağı özel yaptırmıştı.
" Dur Jisung ! Şortlarımızı giymedik. "
Jisung Minho'nun bağırmasını umursamadan Minho ile birlikte direkt havuza atladı. Bir anda suyun içine girmesi ile hissettiği soğukluk ile ferahlayarak kafasını çıkardı ve içine bir nefes çekti.
Minho'da kafasını çıkartıp yüzündeki suları silerek Jisung'a baktı. " Neden direkt kıyafetlerimiz ile atladık ki ? "
" Bilmem sadece üzerimi değiştirmek için çok üşendim ve sadece ferahlamak istedim. Hem sen ' seninle her şeyi yaparım Jisung ' demedin mi ?. "
Minho gülümsedi ve Jisung'un ince belini kavradı. " Tabi ki seninle her şeyi yaparım. "
Changbin ve Felix'in üzerlerine attıkları suyu umursamadan, Jisung'da gülümseyerek kollarını Minho'nun boynuna attı ve Minho'nun dudaklarına eğilmeden önce sessizce birbirlerine fısıldadılar.
" Seni seviyorum. "
>>>>>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow | Minsung
FanfictionI See kitabının 2. Kitabıdır ama onunla benzerliği yoktur.