I See'nin ikinci kitabı sonunda yayınlandı yeeeyy !!! ❣️✌️✨🛐 Açıkçası olan olaylar ve benimde doğru düzgün müsait olamamam yüzünden biraz geç kaldı... Bu yüzden bir iki bölüm yazıp yayınlamaya anca gelebildim.
Bu sanırım I See kadar soft olmayacak 🤨 ve düzenli bölüm atamayavağım sanırım.. yani yazdıkça atarım işte..neyse çıktık bakalım bir yola hadi hayırlısı.
Umarım iyisinizdir sizinle burada görüşmeyi çok özledim 😭 hepinize iyi okumalar !!!
Minho, Jisung'u ilk önce rüyasında görmüş ve ona aşık olmuştu. Ama rüyasında görmüş olduğu bu çocuğun gerçek hayatta da karşısına çıkmış olmasıyla işler değişmişti ve Minho bu konuda ne hissetmesi gerektiğine karar veremiyordu.
Minho yaşadıklarının gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu artık anlayamayacak dereceye geldiğini düşündü. Bir gün rüyasında delicesine aşık olduğunu görüp ardından aşık olduğu o kişiyi gerçek hayatta karşısında görmesi akıl alacak bir şey değildi çünkü.
Özellikle bir kız arkadaşı varken ve ona bile delicesine aşık değilken bir erkeğe aşık olması...
Minho aklına gelen ve unutması bu gidişle mümkün olmayan ismi, göz göze geldiklerinde istemeden söylemişti. Çocuk daha önce hayatında hiç görmediği bu kişinin adını nereden bildiğini bilmiyordu.
Bu yüzden çocuk kaşlarını çatarak Minho'ya bakmış ardından Minho bir şey söylemeyince kafasını iki yana sallayarak ortamdan uzaklaşmıştı. Minho ise kendini konuşmak için zorlasa da ağzını bile açamamıştı ve sadece Jisung'un arkasından bakmak ile yetinmişti.
Jisung arkasına bakmadan giderken Minho hala konuşmaya çalışıyordu ve bu Chan'ın gözlerinden kaçmamıştı.
" Neye bakıyorsun sen bu kadar ? "
" Ben şey.. onun arkasından bakıyorum... "
Chan aldığı cevap ile kaşlarını çattı ve sorgular bir bakış attı. " Tamam da neden ? "
" Şey.. Çünkü güzel. "
Minho istemeden dudakları arasından cümle ile kaşlarını çattı.
Chan bu cevabı mantıklı bulmuş olacak ki kafasını onaylar anlamda salladı. " Kanka kusura bakma ama benim sevgilim var o yüzden çocuğu incelemedim. "
Minho kaşlarını çatmış Chan'a sinirle bakarken yerden gelen ses ile ikisi de bakışlarını oraya çevirdiler. Changbin elindeki kağıdı sallayarak yerde yatmış şarkı söylüyordu.
İkisi onu unuttukları için yerden kaldırmamışlardı bu yüzden o da yerde yatmaya devam etmişti. Yerden kalkacak gücü kollarında bulamıyordu. Chan ve Minho bu sahneye gözlerini devirdikten sonra iki koluna girerek onu yerden kaldırdılar ve masaya doğru ilerlediler. " Görüyorsunuz dimi Peri'm bana numarasını verdi böyle giderse biz sevgili de oluruz. "
Hyunjin kafasını alayla sallamış ve gülümsemesini tutarak konuşmuştu. " Aynen gördük, sen bu gidişle ölmeden önce anca sevgili olursun Perinle. Dört ayda bakmaktan iki cümle kurmaya anca geçtin. "
" Seni My Little Ponny koleksiyonum ile boğarım Hyunjin. "
Changbin sinirle masaya oturup. - Gerçekten sandalye değil masaya oturup - ağlamaya başlamıştı. Hyunjin huysuzluk ile söylenerek konuştu. " Ama ben dedim size Changbin'e içirmeyelim diye. Biliyorsunuz hep böyle oluyor. "
Changbin göz yaşlarını silerek Hyunjin'e baktı. " Ben sarhoş değilim Hyunjin-shi." daha sonra bakışlarını Minho'ya çevirip konuşmaya devam etmişi; " Minho hyung ben sarhoş muyum ? "
" Hayır değilsin. "
" Bak gördün mü ben sarhoşum. "
Daha sonra Changbin masadan inip sandalyeye oturdu ve hiçbir şey olmamış gibi ellerini masaya koyarak kollarının üzerine yattı. Hepsi bu duruma alışık olduğu için sadece gözlerini devirip konuşmaya devam etmişlerdi.
Buraya sürekli olarak geldikleri için herkes bu duruma alışkındı - ama yine de bir kaç bakışı üzerlerinde hissediyorlardı - bu yüzden çok da bir sorun olmamıştı.
----
Günün bitmesi ile eve geldiklerinde Minho hala o çocuğu düşünüyordu. Tamam her şeyi anlayabilirdi ama rüyasında görmüş olduğu o çocuk nasıl bir anda karşısına çıkabilirdi ki ?
Umarım beğenmişsinizdir ve kendinize iyi bakın diğer bölümde görüşmek üzere ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow | Minsung
FanfictionI See kitabının 2. Kitabıdır ama onunla benzerliği yoktur.