Merhabalar !!! Bugün nasılsınız ??! Umarım iyisinizdir..
İyi okumalar !!
Minho öksürmeye devam ederken, Somi eline aldığı su dolu olan bardağı ona uzattı. Minho da zorlukla onu alıp içerken içinden sakinleşmeyi umuyordu. Nişan da nereden çıkmıştı şimdi ?.
Bardağın içindeki suyun bitmesi ile bardağı masaya bıraktı ve ona endişe ile bakan ailesine dönmek zorunda kaldı.
" Minho, iyi misin oğlum ?! "
Minho oturduğu yerden endişe ile ona seslenen annesine bakışlarını çevirdi ve kafasını olumlu anlamda salladı. " İyiyim anne. "
Somi'nin babası Jiyong dikkatleri üzerine çekmek için sahte bir şekilde boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. " O zaman ortada bir sorun yoksa asıl konumuza dönebiliriz değil mi ?. "
Minho'nun babası sahte bir kahkaha attı. " Tabi ki. En son neyden bahsediyorduk ?. "
Jiyong'da sahte olan kahkahaya sahte bir kahkaha ile cevap verdi. " Nişanı ne zaman yapıyoruz diyordum ?. "
" Bu konuyu Minho ile konuştuğumda mümkün olan en kısa sürede bunu yapmak istediğini söylemişti. Değil mi oğlum ?. "
Babası ona iğneleyici bir şekilde bakarken Minho'nun kafasını sallamaktan başka bir çaresi yoktu. Hissettiği sinir ile elini yumruk yaptı ve kendine gelmek için tırnaklarının avucuna batmasına izin verdi. Derin bir nefesi içine çekerken yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve babasını onayladı.
Tamam kız arkadaşını seviyordu, iyi de anlaşıyorlardı ama nişan?. Bu kadar ileri gidebileceklerini düşünmemişti.
" Tabi ki babacım. Eğer Somi'de bu şekilde düşünüyorsa, sizlerin de uygun gördüğü bir tarihte nişanı yapabiliriz. "
Minho elini masanın üzerinde duran Somi'nin elinin üstüne koydu ve elini sıkarak ona dönmesini sağladı. Somi'nin bundan haberi var mıydı ? Ailesi onunla bunu konuşmuş muydu ?. Somi ona döndüğünde samimi olduğunu düşündüğü bir gülümseme verdi ve aynı şekilde karşılığını aldı.
Somi yüzündeki gülümsemeyi bozmadan babasına döndü. " Evet baba kesinlikle yakın bir tarihte olmalı. "
Minho yüzündeki gülümsemeyi bozmamak için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Bu yüzden çok mutluymuş gibi davranmalıydı. Ama daha fazla bu ortama dayanamazdı bu yüzden elini Somi'nin elleri üzerinden çekti ve ayağa kalktı.
Tama sevgili olmuşlardı birbirlerini seviyorlardı ama nişan için daha çok erken değil miydi ?.
" Hepinizden özür dilerim efendim ama çok acil gitmem gereken bir yer olduğunu hatırladım. Hepinize iyi akşamlar dilerim. "
Minho, Jiyong'un ve yanında oturan karısının karşısında özür anlamında eğildikten sonra arkasına bakmadan odadan çıktı. Büyük koridoru da hızlı adımları ile geçtikten sonra kendisini dışarıya attı.
Temiz havayı derince içine çektikten sonra arabasının yanına gitti ve sürücü koltuğuna oturdu. Kapıyı sinirle çarptıktan sonra anlını direksiyona yaslayarak sakinleşmek için arabayı çalıştırmadan bekledi.
Gözlerinde hissettiği yanma ile gözlerini sıkıca kapadı ve yaşların akmaması için uğraştı. Bir süre öyle kaldıktan sonra yanaklarından akan sıcak yaşlar ile kendisini sıkmayı bıraktı ve hıçkırıkların ağzından çıkmasına izin verdi.
Neden ağladığını bile bilmiyordu. Büyük ihtimalle sinirini atamadığı için bu şekilde olduğunu düşündü.
Elinin tersi ile göz yaşlarını sildikten sonra kafasını kaldırdı ve arabanın karşısındaki Somi ile göz göze geldi. O, oradan çıktıktan sonra onun arkasından geleceğini tahmin etmeliydi.
Somi ona karşı bir adım attığı sırada Minho acele ile arabayı çalıştırdı ve ona bir daha bakmadan arabanın ilerlemesini sağladı. Şu an onunla konuşacak ya da neden ağladığını açıklayabilecek durumda değildi. Kendisi bile neden ağladığını bilmiyordu ki.
-----
Minho kapıdan sakince girmesine rağmen içerisi o kadar da sakin değildi. O bunu umursamadan dans eden bedenlerin yanından geçmiş ve kendisini sakin bir yere atmaya çalışmıştı. Tabi bu ne kadar mümkünse.
Yanına gelen garsona istediği içeceğin adını söyledi ve mümkün oldukça çabuk getirmesi için içinden dua etti. Kesinlikle şu an iyi değildi ve bir an önce bilincini kaybetmek istiyordu.
Garsonun gelmesini beklerken meşgul olmak için telefonunu çıkardı ve ekranda gördüğü cevapsız olan çağrıları görmezden gelerek başka şeylere bakmaya başladı.
Telefona iyice dalmışken masaya konulan bardak ve şişe ile yerinde sıçrayarak bakışlarını kaldırdı ve gülümseyerek garsona teşekkür etti. Garson da ona aynı şekilde karşılık verdikten sonra Minho zaman kaybetmeden bardağı doldurdu ve tek seferde bardağın tamamını boşalttı. Aynı hareketi bir kaç kere daha tekrarladıktan sonra başının hafifçe dönmeye başladığını hissetti.
Bu iyiye işaretti, zaten olmasını istediği şey buydu. Yine de her ihtimale karşı telefonundan Chan'a olduğu yeri bildiren bir konum ve acil bir durum olursa diye mesaj attı.
Telefonu masanın üzerine gelişi güzel bir şekilde bıraktıktan sonra karşısında gördüğü görüntü ile bütün dikkati oraya yoğunlaşmıştı.
O adam Jisung'u mu rahatsız ediyordu ?.
Evet bir bölümün daha sonuna geldik umarım güzel bir bölüm olmuştur. Sizleri seviyorum kendinize iyi bakın!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow | Minsung
FanfictionI See kitabının 2. Kitabıdır ama onunla benzerliği yoktur.