14

618 97 57
                                    

İyi akşamlar ve umarım iyisinizdir !! Hepinize iyi okumalar ^^



Minho bir süre olduğu yerde durdu. İçeri girmeli miydi yoksa girmemeli miydi ?. Zaten son görüşmelerinde yeteri kadar rezil olduğunu düşünüyordu.

Bu yüzden kararsızlık ile olduğu yerde düşünceli bir şekilde zikzak çizerek yürümeye başladı ve en sonunda kesin bir karar ile yukarıya çıktı.

Tamam amcası olabilirdi ve ona rezil olmuş olabilirdi ama adam çok yakışıklı bir şeydi bu yüzden kıskanmasının önüne geçemiyordu.

Hızlı adımlar ile çıktığı merdivenlerden sonra hiç durmadan kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. Şayet hızlı çıkmasaydı kararını değiştirebilirdi. Bu yüzden şu an kapının bir an önce açılmasını bekliyordu.

Stresten dudaklarını yemeye başlamışken açılan kapı ve Jisung'un meraklı yüzünü görmesi ile birlikte yüzüne samimi bir gülüş yerleştirdi.

Yüzündeki ifadeyi bozmadan Jisung'a bakarken dudaklarını yaladı ve konuşmak için ağzını açtı. " Selam. "

Jisung'da yüzündeki meraklı ifadeyi silerek Minho'nun gülümsemesine karşılık verdi. " Selam. "

" Ah... şey... Bugün herhangi bir işim yok ve senin de bu saatten sonra kafeye gitmeyeceğini düşündüğüm için tekrar gelmiştim... Birlikte zaman geçiririz diye düşünmüştüm. "

Jisung, Minho'nun yere bakarak konuşmasına içten bir kahkaha attı ve Minho'nun ellerine uzandı.

" Tabi ki, gel içeriye. "

Minho derin bir nefes vererek içeriye adımını attı ve Jisung'un kapıyı kapatmasını bekledi. Beraber içeriye girdiklerinde koltukta oturan adam tek kaşını kaldırarak ilk önce Minho'yu süzdü ve ardından hala Minho'nun bileğini tutan Jisung'un ellerine baktı.

Minho gergince yerinde kıpırdanmaya başladığında, Jisung elini Minho'nun bileğinden çekti ve oturması için koltuğu işaret etti.

" Bir önceki seferde doğru düzgün tanışamamıştınız, amcam Minseok ve bu da arkadaşım Minho. "

Jisung amcasının yanına oturmadan önce ikisini gülümseyerek tanıştırdı ve yerine oturdu.

" Ah arkadaşın mıydı ? Koruman sanmıştım." Minseok gülerek konuşunca Minho olduğu yerde bacaklarını kendine çekerek küçülmeye başladı.

Minho, Minseok'a bakmadan konuşmaya başladı. Eğer yüzüne baksaydı şu an yaşadığı utanç yüzünden konuşamayacağını düşünmüştü.

" Ben o gün için gerçekten üzgünüm, sizi tanımıyordum ve Jisung'u rahatsız ettiğinizi düşünmüştüm. "

Minseok yapılan açıklama ile birlikte hafif bir kahkaha attı ve kafasını iki yana salladı. " Bunun için üzgün olmana gerek yok. Aksine Jisung'un senin gibi birisi ile arkadaş olması beni mutlu eder. "

Minho kendisine söylenenleri tam olarak anlamadığı için kaşlarını çatarak karşısındaki adama baktı. Senin gibi birisi derken ne demek istiyordu ?. "Benim gibi birisi ?. "

" Yani senin gibi korumacı birisi ile demek istemiştim. "

" Ah ! Şey... teşekkür ederim. "

Minho kızaran kulakları ile birlikte utangaçça gülümsemeye başladığında Jisung kaşlarını çatarak amcasına baktı.

" Ne yani ? Ben kendimi koruyamaz mıyım ? Bunu mu demek istiyorsun ?. "

Minseok yanındaki bedene dönüp kollarını sıkmaya başladı. " Hayır tabi ki ! Sen kendini koruyabilirsin şu kol kaslarına baksana. "

Minho istemeden Minseok'un sıktığı kollara baktı ve gerçekten de Jisung'un kaslı olduğunu gördü. Bunu neden daha önce fark etmemişti ?.

Minseok kollarını Jisung'un kollarından çektikten sonra oturduğu yerde dikleşti ve ayağa kalktı.

" Ben gitsem sizin için daha iyi olur, konuşmak için daha sonra gelirim Jisung. "

" Aslında daha yeni gelmiştin. "

Minseok gözlerini iki genç bedenin üzerinde gezdirdi, yüzünde muzip bir gülümseme yer edinmişti ve sonra kapıya doğru yürüdü.

" Siz ikinizin de konuşacak bir şeyleri varmış gibi duruyor. "

Jisung amcasının arkasından giderken kaşlarını çattı. Konuşacak neyleri olabilirdi ki ?. Minho'da içeride tek başına oturmak yerine Jisung'un arkasından gitmişti.

Minseok dönüp ikisine de samimice gülümsedi ve " Görüşürüz. " dedikten sonra hızlı adımları ile merdivenleri inmeye başladı.

Jisung içeri girip kapıyı kapattığı anda sırtını kapıya yaslı bir şekilde buldu. Minho kendisine şaşkınca bakan gözler ile hafifçe gülümsedikten sonra yavaşça Jisung'un dudaklarına eğildi.

Bu dudakların sıcaklığına şimdiden alışmış gibiydi, onu en fazla iki saat boyunca görmemişti ama yine de nefes alamıyor gibi hissetmişti.

Jisung'un dolgun alt dudağını dudakları arasına alıp emmeye başladığında ellerini de incecik bele sarmıştı. Jisung'da hafifçe parmak ucuna çıkmış ve ellerini Minho'nun saçları arasında gezdirmeye başlamıştı.

Birbirlerinin dudaklarını ezmeye devam ederken Jisung aklına gelen şey ile kendisini geri çekti ve bakışlarını kaçırarak konuşmaya başladı. " Özür dilerim sana karşılık vermemeliydim. "


Harika bir yerde bitirdim bence :) Umarım bölümü beğenmişsinizdir.. Sizleri seviyorum kendinize dikkat edin !! ^^

Tomorrow | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin