Bölüm 29 - "Katil"

241 28 26
                                    


Sıradan geçen günlerimden birine dönmeyi öyle çok isterdim ki. Buraya ilk geldiğim günden itibaren hayatım benim belirleyemediğim bir doğrultuda, belki de sona doğru ince bir çizgi üzerinde ilerliyordu.

Sırlar istemiyordum, hayaletler istemiyordum, kendini gelecekten geldiğine kendini inandırmış bir kadını kesinlikle istemiyordum.

İstediğim tek şey bir parça huzur bulabilmekti.

Parçalanan bir aileyi yeniden toparlamak, geçmişte yaşanan her ne varsa su üzerine çıkmasını sağlamak benim görevim değildi. Evet, Zayn'i seviyordum. Bu sevgi sanki ince bir iplikle, kalplerimiz birbirine bağlanmış gibi bir anda kopup yok olabilir ya da ilmekler düğüm olup asla açılmayacak bir hale gelebilirdi.

Ancak aşık olduğum adam, yüzünde bir maske ile dolaşıyordu. Belki de geldiğim günden beri, usta bir yalancılıkla kandırmıştı beni.

Orada, kapının ardında bana ulaşmaya çalışan kadın gerçekti. Belki senelerdir Zayn onu orada tutuyor, ona yaşattığı ihanetin bedelini ödetiyordu,bilmiyorum.

Bildiğim tek şey, bavulumu onun bulamayacağı bir yere saklamak ve gece yarısı bu lanet evden defolup gitmem gerektiği.

"Aç değil misiniz Bayan Wellington?"

Elizabeth'in sesiyle birlikte, yemeğimle oynamayı bırakarak bakışlarımı ona çevirmiştim. Yüzünde her zamanki gibi meraklı bir ifade hakimdi.

"Yaptığımız çöreklerden fazla yedim sanırım." diyerek cevapladım onu. Aklına yeni gelmiş gibi hızla babasına doğru döndü.

"Babacığım, bugün Bayan Wellington ile ballı çörekler yaptık! Yemekten sonra tadına bakmalısınız."

Heyecanla nefessiz bir şekilde konuştuğunda Zayn gülümsedi. Bakışlarım kısa bir an onun yüzüne odaklandığında, bunu hissederek bana bakmıştı, ona bakamayarak bakışlarımı hızla ondan kaçırdım.

"Elbette." dedi sadece. Yemeğin geri kalanında ise oldukça sakindi.

Bayan Florance hastanede olduğundan, çocukların ve evin her şeyi ile o akşam ben ilgilenmek zorunda kalmıştım. Bu iyiydi çünkü ne kadar meşgul olursam Cecilia'yı aklımda o kadar az tutuyordum.

Yemekten sonra ev işlerini hallederek, çocukları uyutmak üzere yukarı kata çıktım.

Öncesinde de çocuk odasına girmek beni geriyordu. Ancak şimdi, ince duvarların hemen arkasında bu iki çocuğun özlem duyduğu annelerinin olduğunu bilmek durumu daha garip bir havaya sokmuştu.

Theo, banyodan çıkıp yatağa girdiğinde ona bakarak titrek bir nefes verdim. En çok bu iki çocuktan ayrı kalmak beni üzüyordu.

Buna rağmen, gitmem gerektiğini biliyordum ve ona "İyi uykular Theodor, sen mükemmel bir ağabeysin. Bunu her zaman aklında tut olur mu?" dedikten hemen sonra saçları arasına bir öpücük bıraktım. Sözlerime ve öpücüğüme bana sarılarak karşılık verdiğinde Elizabeth, ikimizde ne olduğunu anlayamadan çığlık atarak üzerimize doğru atladı.

"Aile kucaklaşması!"

Sözlerine ve sarılışına karşın elimde olmadan bir kaç damla gözyaşı eşliğinde sarıldım ona da. İkisi de kollarım arasına iyice sokularak göğsüme yaslanmıştı.

"Size hikaye anlatmamı ister misiniz?"

Bakışlarını sözlerime karşın, usulca bana doğru çevirdiler. Onlara tebessüm ederek saçlarını okşuyordum bu esnada.

Işıl ışıl bakan gözleri, şefkate ve ilgiye muhtaç olmaları kalbimi öylesine çok kırıyordu ki. İmkanım olsa onları kaburgamın içinde saklar ve bu evden çok uzaklara götürürdüm. Ancak Zayn ya da kötülüğünün peşimizden gelecek olduğuna eminim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

the manor•malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin