Bölüm 14- "İstifa"

223 31 26
                                    


Bana defalarca kez "Korkuyorum!" diye haykırdığında onu dinlemediğim her an için binlerce pişmanlık birikmişti şimdi kalbimde. Bağırmak istiyorum fakat, dudaklarım üzerine sıkıca sarılan ince mendil engel oluyor buna.Bedenim titriyor, acıyla sarsılıyor ruhum, cam kırıkları batan dizlerim kanıyor ve başım dönüyor.Bakışlarım odanın diğer yanındaki pencereye kaydığında, görmekten korktuğum her şey şimdi tüm çıplaklığı ile karşımda. Gözlerimi kapatıp, gözyaşlarımı serbest bıraktığımda ikisininde gülüşü çınlatıyor odayı. Bu kabustan uyanmak istiyorum.. "Uyan!" Yüksek sesli bağırışları, gözyaşlarımı arttırıyorken yeniden yükseliyor dudaklarından "Uyan!" Benden uzaklaştıklarını hissettiğimde gözlerimi aralıyor ve engel olmayı deniyorum. Bunu belki de milyonuncu kez yapışım, yine de engel olamıyorum.  Boğazıma dizilen nefes, onlar sonsuzluğa giderken içimde boğularak çığlığa dönüştüğünde bir kere daha tekrarlıyor yüksek sesle. "Uyan!"

"Dolores,uyan."

Omuzlarımı kavrayan eller sayesinde sıçrayarak gözlerimi araladığımda, endişe dolu bakışları ile bana bakan Bayan Florance, elini omzumdan çekerek alnıma yaklaştırmıştı, irkilerek kendimi geriye çektim. Bilincim, az önce gördüğüm kabus yüzünden gerçekle rüyayı ayıramıyorken bile, gözlerinde büyüyen endişe kıvılcımlarını zor da olsa görebiliyordum. Yutkunup, rüyanın etkisinden kurtulmayı denedim. Bakışları ani bir değişimle yumuşarken"Çok ateşin var. "diye sızlandı. Parmaklarım alnımı ve ardından boynumu bulduğunda, fazlasıyla terlediğimi fark ederek üzerimdeki yorganı ittirmeyi denedim.

" Daha iyiyim. "diye mırıldandım fakat bana inanamıyormuşçasına baktı. Onu ikna etmekle uğraşamayacak kadar yorgundum, elimi sabahlığıma uzattığımda buna engel oldu.

" Uyurken, Bay Murtagh geldi.. Hani şu doktor olan. Ciğerlerini üşütmüşsün, daha kötü bir hale dönüşmemesi için bir kaç ilaç yazdı."

Öylesine hızlı kurduğu cümleler karşısında ona bakarken, ne söylemeye çalıştığını bile çözmeye çalışamıyor, görme yetimi kaybetmiş gibi  sadece boşluğa odaklanabiliyordum. Bunu fark ettiğinde bile vazgeçmeyerek yeniden söz aldı." Bir kaç gün istirahat etmen en uygunu canım, sabahtan beri uykunda çığlıklar atıyorsun. "

Gördüğüm kabus yeniden göğsüme büyük bir sancı sapladığında elimi kalbime bastırıp gözlerimi kapattım. Hastalıktan falan değildi bu, acım fiziksel değildi. Gözlerimi yeniden araladığımda irisleri merakla beni tarıyorken yeniden bir şey söylemek üzere olduğunu fark edip konuşmasını engellemek adına "Biraz yanlız kalabilir miyim?" diye sormuştum ona. Kibarca kovduğumu fark etse bile bozuntuya vermedi, bunun yerine yüzüne minik bir tebessüm yerleştirip "Elbette."demişti.

Odadan çıktığında, çığlık atmak istiyordum.

Artık o kadar yorulmuştum ki. Sevdiklerim için korkup çabalarken, onları birer birer kaybetmeyi izlemeye katlanamıyordum. Şimdi, bu güzel aileye herhangi bir zarar verebileceğim gerçeği, tüm olanları zihnimde birer yapboz parçalarıymış gibi birleştirdiğimde güçleniyordu.

Düşüncelerimin gerçek olabileceğini, gerçekten hem kendime hemde burada yaşayan bu insanlara zarar verdiğimi anladığımda, hızla yatağın üzerinde öylece duran yastığı kucağıma çekmiş, ardından yatağın ucuna çökerek  yüzümü yastığa bastırmıştım. Gözyaşlarım son zamanlarda sürekli yaptığım gibi, özgürlüklerini ilan ettiğinde buna haykırışlarımı da ekleyerek, aciz bir halde çığlıklarımı gömebilmeyi umdum. Ciğerlerimde kalan son gücümle bağırarak, saklı kalan bir kaç hıçkırığı ve çığlığı içimden atmayı denedim. Ama olmadı.

Bunu, artık birine anlatmaya ve içimden atmaya öyle ihtiyaç duyuyordum ki. Her gece, her gözlerimi kapattığımda, hatta sabahları gözlerimi açtığımda bile kalbimin üzerine bir sis gibi çöken suçluluk duygum herşeyi daha kötüye sürüklüyordu.

the manor•malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin