Bölüm 11-"Bir Öğle Vakti"

219 30 24
                                    


"Amerika savaşa katıldıktan sonra, Rusların Almanya'yı geriletmeye başladıklarını okudum gazetede buraya gelmeden önce. İngiltere ekonomi dışında herhangi bir kayıp olmadığını söylüyor ancak başkentte herkes tedirgin."

Bayan Florance, ülkedeki durumu bana anlatırken yaptığımız sarımsaklı ekmeklerin üzerine usulca yumurtaları gezdirip biraz susam serpmiştim. Aslen İtalyan bir hanımdı. Pek çok alanda benden daha maharetli, görmüş geçirmiş olması dolayısıyla tecrübeliydi de. Çocuklarla anlaşamıyor oluşu, tek avantajım sayılabilirdi bu yüzden. İş konusunda onunla savaşamazdım,kulvarına yaklaşamazdım bile.

Biraz konuşkan, fazlasıyla da meraklıydı. İlk bulduğu fırsatta Bay Malik ile aramızda bir şeyler olup olmadığını sormuştu bana. Ancak kötü bir niyet barındırmıyor, bir arkadaş aradığımı düşünüyordu. Ellerimi yıkadıktan sonra ona gülümseyerek "Merak etmeyin, aşağıda bir sığınağımız ve evdeki herkese yetecek erzağımız var." demiştim.

Havana tokmağı biraz daha sert vurduktan sonra "Buna eminim ancak ülkede bekar olan tüm erkekler cepheye, Almanlara karşı savaşmaya çağırılıyor. Bay Malik'in gitmesinden endişe etmiyor musun?" dedi.

Sözleriyle bir kaç dakika öylece dikilip, böyle bir ihtimalin olasılığını düşündüm. Bu mümkündü. Ancak anneleri olmadığı ve o gider ise iki küçük çocuğu tek kalacağı için, bunu tebliğ ettiğinde bu olasılık ortadan kalkabilirdi. Bakışları sessizliğim karşısında üzerimde yoğunlaştığında "Hayır." diyebildim "Bay Malik çağırılsa bile, reddetme şansına sahip."

"Ah orası da öyle." dedi sonunda son ekmekleri de ayarlarken. İçimde onunla konuştuğum zaman huzursuzlanan ancak, ona karşı bir sempati de besleyen yanıma karşın sadece gülümsemekle yetindim. Evin geceleri canlandığını tecrübe ettiğinde, koşarak kaçacaktı çünkü. Henüz bir şey görmemiş, duymamış, hissetmemişti. Aramızda gereksiz bir samimiyet bulunmaması şimdilik daha iyi olacaktı bu sebeple.

Onu ardımda bırakıp mutfaktan çıktığımda, çocuklara matematik çalıştırmak üzere dersliğe yönlendirmiştim adımlarımı. Elizabeth yanlarına yürüdüğümü aralık olan kapıdan görerek hızla hareket etmiş ve koşturarak bacaklarıma sarıldığında, aynı esnada Bay Malik dışarıya gitmek üzere hazırlanmış bir vaziyette çalışma odasından çıkmıştı. Eğilip onu kucağıma alırken, bana tebessüm etti.

"Corsham'da biraz işlerim var Bayan Wellington. Akşam olmadan dönmeye çalışırım ancak ola ki hava şartları elvermez ise ancak yarın öğle saatlerinde evde olurum."

Sözleriyle başımı usulca sallayıp "Tabi, dikkatli olun efendim." demiştim. Yüzündeki ifade daha da yumuşarken yanımıza adımlayıp Elizabeth'in saçlarına öpücük kondurmuş, burnu hafifçe yanağıma sürtündükten sonra geriye çıkarak ikimize bakmıştı.

"Size güvenim tam ama bu gece çocuklarla uyuyun her ihtimale karşı."

"Seni bekleyeceğiz baba, değil mi Bayan Wellington?"

Elizabeth benden önce konuşup yanağını yanağıma yasladığında Zayn ilk kez kocaman gülümsemişti bu halimize. Karnını gıdıklayıp benden biraz uzaklaşmasını sağladığımda, Theo boşta kalan elimi tutmuştu. Çocuklarına büyük bir mutluluk ile baktıktan sonra, beni izledi bu kez. Ne düşündüğünü tanrı bilirdi ama yüzüne yansıyan huzur içimi rahatlattı.

"Dikkatli olun baba."dedi Theo, tedirgin bir halde." Mutfakta konuşurlarken duydum, savaş büyüyormuş."

Zayn ona şefkatle baktıktan sonra, karşısında diz çökmüş ve tek elini omzuna sarıp" Bunları dert etme evlat, ne olursa olsun her zaman eve döneceğime dair size söz verdim. Unuttun mu?" demişti.

the manor•malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin