8

8.3K 699 1.2K
                                    

çarşamba • 08.02
görkem altay



"bunun sarma olduğundan emin miyiz?"

çenesini avuç içine yaslamış, birkaç sıra ilerisindeki barış'a bakarken sıranın altındaki dizi titriyordu altay'ın. "şu zavallı orospu çocuğuna bakar mısın?"

görkem gülerek sıranın üzerindeki kaba baktığında altay göz ucuyla onu izlemişti. "yaprağın üzerine pirinç dökmüşsün."

"görkem ya," dedi parmak ucuyla sarmaya dokunan görkem'e dönüp. "...ben bunun için çok uğraşmıştım." derken sesi sızlanır gibiydi.

"tarifine bakmış mıydın hiç?" diye sordu.

"pirinci kaynatıp yaprağa koymuyor muyuz?"

"hiç değilse hangi yaprak kullanacağını biliyormuşsun."

"dalga geçme." dedi kızarak. "savaş'ınkilerden güzel oldu."

güldü. "haklısın."

"yer misin şunu?"

görkem onu reddetmeyip kabın içindeki sarmalardan birini aldığında sarma ikiye bölünüp kaba geri düşmüştü. dayanamayıp güldü. bunu yaparken utandığı için eliyle gülüşünü gizlemişti. altay da kendisini tutamadığı için gülmüş ve "ya şöyle bakmasana şuna." demişti.

"ya benim suçum değil." dedi kaşlarını kaldırarak. "gerçekten tutamıyorum sarmayı."

"açar mısın ağzını?" diyerek sarmaya uzandığında görkem elindeki yarım sarmayı kaba bırakmıştı.

altay, pirinci ucundan dökülen bir sarmayı iki parmağının arasına aldığında görkem "üzerime dökeceksin." diye seslendi.

"ya siktir et," dedi sarmayı bırakmadan. "...dökülsün amına koyayım, temizleriz."

"bekle," sırada hafifçe geri çekilip bir bacağı sıranın arkasından geçirdiğinde kaşlarını çatarak bacağının kenarındaki yere baktı. "...altay sıranda neden okan'ı tesisatçı sikiyor yazıyor?"

altay, elindeki sarmanın kaba düşmesine engel olamayarak kahkaha attı. "nerede okudun sen onu?"

görkem, oturduğu yerin hemen kenarındaki yazıyı gösterip elini bacağının üzerine koydu. "okan'ı gerçekten tesisatçı mı sikiyor?" dedi masum bir sesle.

"görkem neden şu an çok sevimlisin?"

farkında olmadan bacağının üzerindeki elini pantolonuna belli belirsiz bastırdı. "sus."

"sarmamdan yer misin?"

"hayır."

güldü. "sinirli gözüktüğünde çok tatlı oluyorsun."

"zevk mi alıyorsun bundan?"

"biraz."

sıranın üzerindeki kalem kutusunu altay'a attı. eli sert olmadığı için bu altay'ın o kadar da canını acıtmamıştı ama bunu beklemediğinden bir an irkilmişti. kalem kutusunu geri sıraya koyarken yüzündeki gülüşü artmıştı. "gülme."

"gülmüyorum."

"hâlâ gülüyorsun." dedi kaşlarını kaldırarak.

"görkem teneffüste seni öpebilir miyim?"

bir eve hangi gün gidilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin