Büyük biri bilinmezlik...
4 yaşında babasını 7 yaşındaysa annesini kaybeden sevgiye muhtaç bir kız...
İkizinden büyük bir darbe almasının acısını sindiremezken, düştüğü Bu 4 duvarlı odanın, ne kadar sakin görünsede içinde katillerin çam ağaçlarını...
Bu bölümü beni yorumlarıyla motive eden @irem1cyl 'e ithaf ediyorum. Çünkü daha dün kitab yazmayı bırakacaktım umudum sönüyordu sanki. Ama saolsun ben8 yorumlarıyla mesajlarıyla çok mutlu etti. Tekrardan teşekkür ediyorum🥰
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Müzik değil ama fon. Ben bayılıyorum ve bu bölümü fonu açarak dinlerseniz dahada duygusal olacağınızı sanıyorum.
İyi okumalar🥰
☆☆☆☆☆☆
Tam dört ay geçmişti... dört ay... Bu dört ayda çok değişiklik olmuştu mesela ben artık dövüş sanatları öğrenmeye başlamıştım. Doruk ekibinden bir süre uzak kalmıştı ama dert etmiyordu. 1 hafta önce helikopterler geldi deney endüstrisinden.
Tonlarca silah ve bıçak balonlarla atıldı ormana. Bende bir tane bıçak,Dorukta üç tane silah vardı. Nedenini her sorduğumda susuyordu. Bikac tane daha olay oldu... mesela Bora hala gelmedi... O günden beri gelmemişti...
Ne zaman yalnız hissetsem yanimda Doruk beliriyordu. Bora beni ona emanet etmişti anlaşılan. "Bora..." Dedim Doruğa, ardından hemen ekledim. "Birdaha gelmeyecek değil mi?" Yutkundu...
"Kim bilir... Hadi uyu artık." Uyumak istiyordum ama gözleri m kapanmıyordu. Üç haftadır uyuyamıyordum. Masalsız uyuyamazdım. Belkide bu küçüklüğümü yaşayamamış olmamdan kaynaklıydı. Normalde olsa Bora'ya "masal anlat" derdim ama... masal anlatması için değil yanımda olması için derdim. Ama şimdi yoktu ve yanımdada değildi.
"Bir varmış bir yokmuş..."
Doruğun tok ve yumuşak sesi bana Bora,'yı hatırlatmıştı.
"Sen-" "Şşt"
Lafımı yarıda keserek devam etti;
"Kayıp bir krallıkta 2 kardeş yaşarmış."
Sanki Bora'da buna benzer bir hikaye anlatmıştı.
"Sarayda Kral,Kraliçe,2 prens ve birde küçük prenses yaşarlarmış. Kayıp krallıkta birgün savaş çıkmış. Tüm insanlar bağırarak meydandan kaçmaya başlamışlar.
Tüfeklerden çıkan mermiler arsızca halkı ateş alırken kucağında bebekli anneler,yeni evli çiftler bedenlerini birbirine siper ederken bir ses duyulmuş. İsyancılardan biri büyük prensi kucağına almış,elindeki bıçağı boynuna doğrulmuştu. Biryandanda kahkahalarla bağırıyordu:
"Eğer büyük prensi bana emanet ederseniz, ah... pardon benim klanıma ait olursa bu savaş biter. Eminimki hepiniz bu savaşın küçük bir çocuk yüzünden olduğunu biliyorsunuzdur."
Gözleriyle halkı tarayarak devam etti:
"Bu daha fazla kayıp vermemeniz için size sunduğumuz tek seçenek..."
Bakışlarını tek bir noktaya sabitleyerek fısıldadı:
"Sevgili kralım."
Kraliçe korkudan kralın elinin içine tırnaklarını geçirirken mırıldandı:
"Çocuğu ver, ve derhal bu savaş bitsin."
Kral başını hafifçe gözleri korku dolu karısına bakarak sordu:
"O senin çocuğun?" "Hayır!" Diye bağırdı kraliçe. Gözlerini hafifçe kısmış, nefretle bakıyordu krala. "O senin çocuğun... bir cariyenin çocuğu!"
Halktan tek ses çıkmıyordu. Herkes acısını kalbine gömerek yutkundu. Bu prensi sanki hiç var olmamış olarak kabul ettiklerini ifade ediyordu."
Gözlerimden akan damlalar yerde küçük bir birikintu oluştururken bende yutkundum. İlk defa bir masalı sonuna kadar dinleyebilmiştim. Belki Bora'nın masallarından biri değildi ama Doruğun...
▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Gözlerini hafifçe aralayarak esnedim. Bir sopa gözlerime isabet etmisşiki ayağa fırlayarak ters tuttum.
"Enerjimiz tavan bakıyorumda."
"ha,ha,ha!"
"Bugün ders yok bugün gerçekliğe bakıcaz."
"Nasıl yani ben anlamadım?"
"yürü!"
3 saat sonra;
"Gerçeklik?"
"Basit, hemen anlatıyorum. Bu ormanın çıkışını neden aramadığımızı her zaman soruyordunya,işte cevap..."
İkimizde taş duvara göz gezdirirken buranın deney endüstrisinin bir bloğu olduğunu anlamıştık. Doruk ani bir hareketle bana dönerken;
"Şimdi anladın mı? Burası bir deney endüstri ve bizde denekleriyiz. Buraya zengin insanlar sırf çocuklarının sicline birşeyler eklenmesin diye çocuklarını gönderiyor. Adıda zaten 'VVDE (Mvp deney endüstri)'.
Bunları aten biliyorduk. Asıl konu şimdi hangi deney için bu ormandayız?" Kafamı sallarken;
"Hangimiz hayatta kalacağız?" "İşte." Dedi gözelerimin içine bakarken devam etti;
"Hepimizin sandığı ama doğru olmayan konuda bu. Yanıltma yöntemi kullanmışlar. Biz hangimizin hayatta kalacağını düşünürken Onlar..."
"Ne?"
Dedim,gözlerim dolarken. Söylediği sözlerse kalbime bir mızrak gibi batmıştı;
"Bak... Burası sıradan bir orman değil. Senin O devamlı düştüğün avcı tuzaklarıda rastlantı değil. Hepsi planlanmıştı. Burası,bu orman... Bu endüstri, Derin bir nefes alarak devam etti; Buranın asıl amacı 5 yıl sonra çıkacak dünya savaşı için özel komutanlar yetiştirmek."
☆☆☆☆☆☆
Sizce neler oluyor?
Başrol'lerim buraya kadar okuduysanız eğer,yorum ve düşüncelerinizi merak ediyorum.😊
Anlamadığınız yada şurası şöyle olsun dediğiniz yerleri memnuniyetle değiştirebilirim🥰
Ramazan yaklaşıyor şimdiden ramazan-ı şerifiniz hayırlı olsun🌙🖤