Medyada 'player ost'
Bu bölüm müzikle çok uyumlu canlar...Sizleri çok seviyor ve yorumlarda bekliyorum!!!
☆☆☆☆☆☆
Güldüm... belkide gülmemek gerekirdi. Gülüyordum ama neye gülüyordum onu bilemiyordum.
Delirmiş olabilir miyim? Bilmem. Şuanda yaptığım şeylerin ne olduğunu bilmiyordum. Sanki zaman durmuştu o birkaç saniye içinde.
Olamazdı,olmamalıydı. Bu tamamıyla yanlış bir olmalıydı. Benim burada olmamdan tut onun karşımda pişkin bir şekilde gülmesinden tut.
Canım acıyordu. Anneme yaptıklarından sonra hala nasıl yüzüme bakabiliyordu? Bu bir soru değildi aslında onun yapısıydı.
"Anne!"
"Uyandın mı canım?"
"Korkuyorum..."Dedi ve ağlamaya başladı küçük kız. Küçük ellerini annesinin bedenine sarmaya çalışıyordu. Annesi kızının başını hafifçe okşarken;
"Ben yanındayım canım."
Annesi kızını teselli etmeye çalışıyordu.
"Peki ya sen olmazsan ben yine korkarsam?"Hıçkırıklarının arasına karışmış gözyaşlarına aldırmadan kafasını kaldırarak annesine baktı.
"Hep yanimda kalıcaksın değil mi?
Beni hiç yalnız bırakmıycaksın?"
Sulu yeşil gözleri annesinin kahverengi gözleriyle buluştuğunda derin bir nefes verdi."Kahvelerin hep benim yanimda olucak değil mi?"
Annesi susuyordu. Bu dahada acıtıyordu küçük kızın kalbini.
"Anne..."
Dedi sabırsızca. Annesi çömelerek kızıyla aynı hizaya gelmişti.
"Kahvelerim her zaman yanında olucak tatlım...
Belki büyüdüğünde basını okşayamam ama emin ol; başını okşayan bir kahve daha çıkıcaktır karşına."
"Hayır,ben senin kahvelerini istiyorum!"
Diye bağırdı, küçük kız korkuyla...Yüzüme bakıyordu. Siyah gözlerinin içi alev alev yanıyordu adeta.
"Onu derhal odasına götürün!"
Bu komutla sandalyeyi ittirmeye başlamıştı bir koruma. O'na doğru döndüm. Ama ağzımı hareket dahi ettiremiyordum.
Konuşabilseydim ne söyleyebilirdim ki? Gözlerimden istemsizce dökülen birkaç damlayı gizlemeye çalıştım. Burda ne işi vardı? Bunu bile düşünmek beni sinirlendiriyordu. Ölmüş olması gerekiyordu. Uçak kazasında ölmüş olması gerekiyordu...
Odama doğru götürülürken ağlamam şiddetlenmişti. Dikkatimi çeken o siyah kapının önüne geldiğimizde kafamı kaldırdım.
Kapının önünde bir adam vardı. Hafif çapraz dönüktü.Sanki benden sadece 2 yaş büyük gibiydi. Gözyaşlarımla ıslak yüzümü diğer tarafa doğru çevirdim. Yanından geçerken zihnimde bir ses yankılandı;"Değmez..."
Çok kararlı ve sert bir sesti. Bir o kadarda duygudan yoksundu sanki ama beni çok iyi tanıyor gibiydi. Bu bu ses..
Anlam veremiyordum. Beni tanıyor olabilirdi? Yada hayır! Beni nerden.. nasıl? Ben bu sesi hayatımda hiç duymamıştım. Hemde hiç. Sesin sahibini görmek, hatırlamak için etrafıma bakındım."Görmemelisin"
Yine aynı ses. Kimi? Kimi görememeliydim bu sefer? Ben... bilmiyordum. İlkkez bilmiyordum.
Kafamı yere doğru biraz daha eğdim,sanki mümkünmüşçesine...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başrol
Science FictionBüyük biri bilinmezlik... 4 yaşında babasını 7 yaşındaysa annesini kaybeden sevgiye muhtaç bir kız... İkizinden büyük bir darbe almasının acısını sindiremezken, düştüğü Bu 4 duvarlı odanın, ne kadar sakin görünsede içinde katillerin çam ağaçlarını...