2.Partla Başrol huzurlarınızda. 1k olmuşuzzz!🥳
Benimle beraber büyüyen Başrol aileme çok teşekkür ediyorum. Adedimizi bilelim herkes kısa dahi olsa buraya bir yorum bıraksın 🤗😘
Geçmiş bir felakete üzülmek, bir yenisini davet etmenin en emin yoludur.William Shakespeare
Bölüme geçelimmm;
☆☆☆☆☆
Gözlerinin sisinde kaybolmak, dilimi yutup asla konuşmamak istedim. Kuruyan dudağım hareket etti;
"Dursun!" Kulaklarımı tıkayarak sallanmaya başladım. Titriyordum sanki.
"Ne dursun, ne?"
"Gitmesin oraya. Bak."
Yanından geçtim ve kapıyı açmaya çalıştım."Sadece... bu seferlik."
Kafamı sallayarak onayladım. Kilidi açtığı anda ayaklarım hedefine yöneldi. Beni engelleyen nasırlı el belimdeki yerini aldığında yavaşça boş koridorda ilerledik. Loş ışığın aydınlattığı duvarlar arasında koridorun ucunda tekerlekli sandalye belirdi. Koşmama engel olan eli itmeye çalişmamında pek yararı olmuyordu. 2 adim attim. Ardımdan o işlik etti bana. Sandalyeyle aramızda az bir mesafe kala;
"Bak."
Dedim. Ben'i gösterdim Bora'ya.
"Bak, orada. O odaya, o işkenceye tabi tutacaklar birazdan onu. O...O-"
Hıçkırıklar nuke etmeye başlamıştı. Damlayan yaşlar kalın eline damlarken bağırmaya devam ettim;
"Gitme! Allah belani versin. DUYSANA BENİ!!"
Hafifçe başını kaldırdı. Yorgun gözlerle Bora'yi işaret ederek sordu;
"O kim?"
Yutkunmak? Ona açıklayamazdım. Bu çok karışıktı. Ama bilmesi gerekti.
"O... O benim-"
Bir hıçkırık daha sözümü kesti. Puslu bir gülümsemeyle kafamı geri attım ve kahkahalara boğuldum. Kafam geriye düşünce boynuna yaslanğımı fark etmemiştim. Kafamı kaldırarak;
"Anlatamasa anlamazsın ki. O... Bora. Umu- umudum. Neşem, yalnızlığım. En-"
Tekrar kahkaha attım. Belimdeki el kasılmış hafifçe sıkıyordu. Umursamadım.
"En-"
Ağlama... lanet girsin! Ağlama diyorum sana.
"En büyük ihanetim."
Bora'nın elleri boşluğa düşünce sandalyeye koştum ve çömelerek bağırdım;
"O benim kara-"
Gözyaşlarımın ardı gelmezken çatallaşmış sesimi yükselttim;
"O benim 'kara sevdam'. İmkansızım.. imkansızlığım."
Sanki bir sır verecek gibi eğildim;
"Ben bu yakışıklıya kalbimi değdirdim. Buz kesti, eritemedim."
Bora'dan;
Görev... O pezevengin verdiği o göreve gitmek zorundayım. Ama Onu böyle bırakamıyorum. Ne olmuştu ona böyle? 'Kara sevdam!' Diye haykırmıştı sanki boşluğa.
Yapma yeşil kız...
Bana bunu yapma.
Bir kalbim var zaten buzdan.
Paramparça...
Birde senin bu buzdan krallığın korosundan adım atmana umut vermeseydim..
...keşke.Bugünlerde fazlaca kullandığı şırıngayı etiyle buluşturdum.
Gülüyordu. Hayal dışı bir gülümsemeyle sanki önünde biri var gibi konuşuyor ağlamasına eşlik eden kahkahalar atıyordu.Şuan normal değildi ama bu gülümseme cennetin fragmanı gibiydi. Yani öyle demişti sevdiğim bir yazar...
Gökkuşağının bütün renkleri saklıydı gülüşünde.
Gülümsemeyişine şiirler yazılırdı. Zira gülüşü siyah'ın içindeki beyaz gibiydi.Bedeni yıkılmadan odaya görürdüm. Ah... O gülüşü göremeden gidecektim. Belki 2 ay... belki 2 yıl...
Burcu'dan:
"Sen kimsin bırak!"
Önümde kalkan görevi gören adama çevirdim kan çanağı yeşillerimi. Güzeldi. Bir erkeğin yüzü nasıl bu kadar pürüzsüz olabilirdi? Gözlerine değdirdim bu kez yeşillerimi. Kahveydi. Bora'nınki gibi değildi. Bora ne kadar soğuk olsada kahve gözlerine gökyüzünü sığdırıyordu.
Oysa gökyüzü maviye çalmıyor dünyamda. Kahverengiye çalıyor gökyüzü, kahverengi, gözlerin gibi, kahve tonunda...
Gecenin sabaha teslim oluşunda saklıydı gözlerinin güzelliği; ne aydınlık ne de karanlık; sadece benim görebildiğim bir kahverengi...
İlâhi bakış açısı:
Ne tuhaftı değil mi? Adam kadının gülüşüne, kadınsa gökyüzünü andıran kahvelerine hayrandı.
Yeşillerini inatla dikti başındaki adama. Bu adamda kimdi?"Başkomutan göreve gittiği için sizinle benim ilgilenmeme emredildi."
Komutan...
Kızın yüzü hiç olmadığı kadar ciddileşmeye başlaması ilk karın yağdığı günün zihnine dolduğunu belli ediyordu.
Ardından büyük bir kahkaha atmasını sağlayan cümle ise keskin bir bıçak gibi kalbini deldi."Aslında beni buraya Burçin Özer gönderdi."
Küçük kızın acı dolu kahkahaları odada yankılanırken ardından düşen bir damla göz yaşı korku yada umut için değil intikam için dalgalanıyordu.
Kafasını yana eğerek fısıldadı genç kız;"Game Over..."
☆☆☆☆☆☆
Yeni bölümde görüşmek üzere💕
Bakalım neler olacak fikirlerinizi yorumlara alalımmm😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başrol
Ciencia FicciónBüyük biri bilinmezlik... 4 yaşında babasını 7 yaşındaysa annesini kaybeden sevgiye muhtaç bir kız... İkizinden büyük bir darbe almasının acısını sindiremezken, düştüğü Bu 4 duvarlı odanın, ne kadar sakin görünsede içinde katillerin çam ağaçlarını...