14.Bölüm"Eğer katil olmasaydım"

16 10 0
                                    

"Sana aşık olmaktan çekinmezdim"

Soru, bu kelime hayatımızın bir parçasıdır hatta hayatımızdır öğrencilik dönemimizde,iş hayatımızda çokça soru sorar soru alırız benimde bir sürü sorum vardı ama kimse bana cevaplarını vermiyordu bana da şimdi bir soru sorulmuştu tamam saçmaladım biraz çünkü gece 21.30 gibiydi ve Oğuz benim onlar geldiğimi söylüyordu annem de bana bunu sormuştu tek bir kelime ile "Gerçek ?" Kelimesi ile annem bana bakıyordu kolumu Oğuzdan kurtardım.

"Önemli bir şey herhalde anne." Annem başıyla onayladı arabaya binerken bize döndü.

"Çok geç kalmayın sonuçta işçi-işveren ilişkisi var aranızda." Dedi ve arabaya bindi araba bahçeden çıkınca ona döndüm.

"Sen fazla kabalaşmaya başladın." Dedim elini ensesine attı.

"Kusura bakma acıttım mı ?" Dedi başımı olumsuzca salladım fazla acımamıştı.

"Ne oldu ben senle niye geliyorum ?" Dedim merak ve biraz da sinirle yaptığı çok saçma geliyor sormak yerine emretmişti.

"Beraber bir yere gideceğiz." Dedi kaşlarımı çattım.

"Nereye ?" Omuz silkti arabayı gösterdi hala Engin amcanın evinin önündeydik arabaya bindim oda bindi sürmeye başladı nereye gitimizi bilmiyordu Oğuza döndüm tam ağzımı açmıştım ki o konuştu.

"Merak etme seni öldürmeyeceğim bu eminiz Gerçek." Dedi onu diyeceğimiz nereden anlamıştı sürekli söylüyorum zaten diğer kozumu kullanmaya karar verdim.

"Gerçek değil Gerçek hanım diyeceksiniz Oğuz bey sonuçta ben işverenim siz işalansınız." Dedim gülmeyen başladı.

"İşalan mıyım ?" Dedi sinirle kafamı cama çevirdim bana baktım.

"Tamam gülmüyorum onu sadece şu söylentileri kesmek için söyledim normalde biz-" Sözünü kestim.

"Normalde biz abi-kardeşiz sen benden büyüksün." Dedim aramızda bir yaş farkı vardı çokta olmasa da bir yaş farkı vardı işte.

"Aramız da dört yaş var Gerçek." Dedi omuz silktim arasında dört yaş olup ta kardeş olanlarda var hala cama bakıyordum "Ben yirmi beş yaşındayım sen yirmi bir yaşındasın pardon yirmi iki diyecektim." Ona baktım ben yirmi bir yaşındayım yirmi iki değilim bana baktı arabayı durdurdu lunaparka gelmiştik hani şu saklanma yeri olan eski lunaparka arabadan indi ben hala bir şey anlamamıştım kapımı açtı ona baktım.

"İyi ki doğdun gerçek" Dedi şaşkınlıkla arabadan çıktım ona baktım.

"Ne doğdum ?" Dedim şaşkınlıkla bu gün 24 Ekim benim doğum günüm ve ben unutmuştum normalde de hatırlamazdım zaten Oğuz bana gülüyordu elimden tutu beraber eve girdiğimizde salonda bir masa vardı üstünde de bir pasta ve mum vardı önüme geçti pastanın mumlarını yaktı masanın arkasına geçti.

"Şaşkınlığın bitti mi ?" Dedi kendime geldim göz yaşlarım istemsizce yaktı pastaya yaklaştım pastaya baktım sonra Oğuza baktım.

"Bence artık dilek tut ve üfle çünkü mumlar bitecek." Başımla onayladım Oğuza baktım bana bakıp gülüyordu benim doğum günümü bir tek o hatırladı aramızda işçi-işveren ilişkisi yoktu abi-kardeş ilişkisi yoktu. Gözlerimi kapatetım Umarım her şey düzelir ve ben bir daha ki doğum günüm de mutlu olurum. Gözlerimi açtım mumları üfledim.

"Ne diledin ?" Omuz silktim.

"Söylersem dileğim gerçekleşmez ki." Başıyla onayladı

"Öyle olsun." Dedi içerlenerek masanın arkasına geçtim onun yanına bana baktım ona sarıldım hala göz yaşlarım akıyordu ama mutluluktan.

katiler ve cesetlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin