Lily başını koridordan uzatıp baktı, annesi salonda yoktu.
Evlerindeki merdivenin eskiyen tahtalarına basarken nefesini tutmuş, sırtındaki çantanın iplerini sıkmıştı, attığı adımları absürt bir yavaşlıkta atarken kızaran ellerinin onu sesten koruyabileceğine inanır gibiydi.
Kapının yanındaki anahtarlıkta asılı anahtara uzandı. Kendi anahtarının ucunda büyülü bir zil olduğundan Petunia'nınkine uzanmış ve ses çıkartmamaya çalışarak kaldırmıştı.
Ortalıkta hala kimse yoktu, içinde filizlenen zafer ve annesine karşı çıkmanın getirdiği o ergen asilik duygusuyla gülümsedi.
O dörtlü her yaramazlıklarında böyle mi hissediyorlardı?
"Nereye hanımefendi?" Lily süt dökmüş kedi misali arkasını döndü.
Yakalandıklarında da böyle hissediyor olmalılardı.
"Severus ile buluşacağım anne bir şey yok. Ona da laf etmezsin heralde."
"Böyle gizli saklı Severus ile mi buluşacaksın?" Lily annesinin haklı şüphesine bir cevap düşünürken annesi ona laf bırakmadı.
"Hava kararmadan dön, çok geç kalma." Lily gülümseyerek kapıdan çıkarken annesinin ani tutum değişikliğine bir sebep arıyordu. Acaba son zamanlarda onu eve tıkmış olmanın vicdanını mı yapmıştı?
Pek fark etmiyordu aslında, sonuçta Lily dışarı çıkmıştı.
Severus ile genelde takıldıkları bahçeye koşarken çantadaki kitaplar bacaklarına çarpıyor koşmasını engelliyordu.
"Lily!" Severus ağacın dibinde oturmuş, el sallıyordu. Lily yaklaşınca adımlarını yavaşlattı, boynundaki çantayı çıkartıp kitaplarını yere döktü.
"Şimdiden çalışmaya başlamakta emin misin Lily? S.B.D'lere neredeyse bir yıl var."
"SBD çalışmayacağız Severus, genel olarak büyü çalışacağız. Evde oturmaktan çok sıkıldım, bu kitapları okumaktan da sıkıldım. Seninkilerden çalışmak istiyorum artık."
Severus eskimiş kitapları çekinerek uzattı.
"Yazıları biraz silinmiş olabilir haberin olsun." Lily gülümseyerek aldı kitapları.
"Olsun, daha bi şey oluyor."
"Ney oluyor?" Lily güldü. "Büyülü."
Severus ve Lily biraz okuyarak biraz konuşarak vakit geçirirken iki tane baykuş onlara doğru yaklaşmaya başlamıştı. Severus onları işaret etti.
"Sanırım postamız var." Lily kocaman bir gülümsemeyle ayağa kalkıp kuşla yarı yolda buluştu. Severus da önünde inen kuştan mektubu aldı.
Mektuplar normalden daha ağırdı, Lily heyecanla mektubu yırtınca yere bir şey düştü.
Severus mektubun içinden çıkan rozeti görünce gururlu bir kahkaha attı. Lily kendi düşürdüğü şeyi almaya uzanırken bunun bir rozet olduğunu gördü. Ne olduğunu anlasa da gözleriyle görmeden inanmazdı.
Prefect rozetiydi.
"PREFECT!" Lily rozeti havaya kaldırıp bağırmıştı. Ellerini havadan indirmeden ayaklarıyla garip garip hareketler yaparken Severus ona seslendi.
"Sen de mi?" Lily ona döndü. "De mi? Sen de mi oldun?!" Severus yeşilli gümüşlü rozeti kaldırıp ona gösterdi. Lily de kendi altınlı kırmızılı rozetini göstermişti.
Lily ağaca geri dönerken mutluluktan yerinde duramıyordu. Kitapları tamamen unutmuş, prefectlik hakkında ve kendi prefectlikleriyle alakalı bir sohbete dalmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lily ve Çapulcular
FanfictionIslak ve soğuk Eylül günümüze hoşgeldiniz. Koskocaman bir nehirden, kayıklarla geçtik ve kimimizin yıllardır, kimimizin de aylardır hayalini kurduğumuz o okula geldik. Yıl 1971 ve devamı. Bunlar bizim gençlik yıllarımız, bizim hikayemiz. Gelin v...