8

953 75 82
                                    

"Ya ben kesin bir şeyi almayı unuttum."

"Neyi?"

"Unuttuğum için bilmiyorum işte. Tanrım, senin derslerdeki halini görmesem gerizekalısın diyeceğim Pete, ama bir deha kadar zekisin yani nasıl oluyor bu? Neyse, hadi gidelim."

"Happy dikkat çekmeyin diye sizi yakın bir ara sokakta bırakacak oradan birlikte yürüyeceksiniz anlaştık mı?" dedi Stark çocuklara sarılırken.

Tony'den ayrıldılar sıra Steve'deydi. Margaret kollarını kocaman açmış babasına sıkıca sarıldı.

"Bak tatlım; havaalanına varınca, uçağa binmeden önce, indikten sonra, otele varınca, odana çıkınca, her yemek yemeden önce, yedikten sonra, yatmadan önce ve sabah ilk uyandığında beni arayacaksın."

"Tamam baba merak etme sen, ben her saniye seni arayacağım."

"Ayrıca bak sabah, akşam, gece, saat kaç olursa olsun uyuyamazsan, bir şey lazım olursa beni arayabilirsin, söz mü?"

"Söz."

Steve kızına tekrar sarıldı. "Gidiyor musun şimdi?"

"Ya tamam baba abartma çok uzak bir yere gitmiyorum ki, endişelenmene gerek yok."

"Evet alt tarafı 6400 kilometrecik." dedi Tony onlara gülerek.

Steve Peter'a döndü. "Bak evlat, biliyorsun benim kızım biraz delidir."

"Ya baba!"

Steve ona aldırmadan devam etti. "Bu yüzden sana güveniyorum, Margie sana emanet."

Peter asker selamı verdi "Emredersiniz yüzbaşı."

"Teşekkürler asker." dedi gülüp çocuğa sarılarak.

"Ne öyle emanet falan? Çocuk muyum ben?"

Herkes aynı anda "Evet." cevabını verince susmak zorunda kaldı.

Natasha, Clint ve Bruce ile de vedalaştıktan sonra Happy onları varış noktasına bırakmıştı.

"Sizinle havaalanına kadar yürüyebilirim isterseniz?"

"Çok teşekkürler Happy ama hiç gerek yok." Happy ile de vedalaştılar.

Arabadan inip valizleriyle birlikte havaalanına vardılar.

"Tamam baba, iner inmez arayacağım bunu 35. hatırlatışın."

"Kusura bakma tatlım ilk defa benden uzak bir yere gidiyorsun."

"Ben küçükken sen görevlere giderdin, o zamanlar da ben sana yalvarırdım lütfen beni bırakma diye. Yaa nasıl bir hismiş yüzbaşı?"

"Acısını çıkarıyorsun yani?"

"Evet, hayatım boyunca bu anı bekledimÖXŞEŞZŞWŞSŞSLSŞS." bunu söylerken kahkahasına engel olmamıştı.

Steve de güldü "O zaman bolca gezin, keyfinize, eğlenmenize bakın. Bu arada uçuşunuz kaç saat sürecek?"

Margaret sesi o tarafa gitmesin diye elini, kulağı ve telefon arasına bariyer yapıp Peter'a döndü. "Babam uçuş kaç saat sürecek diye soruyor."

"Yaklaşık 8-9." diye cevap verdi Peter.

Kız telefona geri döndü "Yaklaşık 8-9 saat sürecekmiş."

"Yani tüm gece uçacaksınız?"

Telefonu kulağından çekip saate baktı, 19.57yi gösteriyordu. 20.30da uçakları kalkacaktı ama uçağa yaklaşık yarım saat önceden biniyorlardı. Telefonu tekrar kulağına götürdü.
"Evet ve sabaha karşı inmiş olacağız... Baba, sanırım biniyoruz şimdi, telefonu kapatıyorum."

Spiritual Girl༄ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin