23

149 14 42
                                    

"Fury."

"Stark."

"Sevgilimin başına bir iş gelsin, senin diğer gözünü de ben çıkarırım."
Siyahi ve göz bantlı adamın cevap vermesine vakit vermeden Steve'in yanına gitti.

Steve kendine ayrılan odada kalkanı ile antrenman yapıyordu.

"Stevie!"

Steve duyduğu sesle kalkanını sırtına takıp esmer adama sarıldı.

Tony Steve'in kollarını okşadı. "Bana bak ihtiyar, oraya gittiğinde kendine çok dikkat edeceksin. Ben sensiz yaşayamam anladın mı?"

"Tony sakin ol, zaten Buck ve Sam de benimle olacak ve sürekli burayla irtibat halindeyiz yani Nat, Clint ve Fury bize burdan komut verecek. Sadece birkaç adamın kıçını tekmeleyip geri döneceğim."

"Ben yine de uyarayım dedim. Ayrıca diline dikkat et!" diyerek kafasını Steve'in göğüsüne yerleştirdi. Steve gözlerini devirip güldü.

Kapı tıklama sesi, ardından Margaret kafasını içeri uzattı "Bölüyor muyum?"

"Evet, kaybol!"

"Şaka yapıyor kızım, gel buraya." diye cevapladı Steve.

Margie yavaş adımlarla içeri girdi ve ikisinin arasına girip sarıldı.

"Yine kaçmaya çalışmışsın. Sana inanamıyorum Adel. 'Gel bizimle yaşa, hem güçlerini kontrol etmeyi öğretiriz' diyorum 'Hayır' diyorsun 'O zaman burda kalmaya devam et Shield seni korur' diyorum kaçmaya çalışıyorsun."

"Benim bu saatten sonra kimsenin korumasına ihtiyacım yok Matt! Buraya ait olmadığımı göremiyor musun?"

"O ne demek şimdi?"

"Sabah beni kolumdan tutup kaldırıyorlar, bi odaya götürüyorlar, güçlerimin kaynağını öğrenmeye çalışıyorlar, kontrol edemiyorum. Sinirlenince güçlerimi daha güçlü kullandığımı fark ettiler bu yüzden sürekli eski günlerimi hatırlatıp duruyorlar ben de ortalığın ağzına sıçıyorum, neredeyse birileri zarar görecek boyuta geliyor. Burdaki insanlar da benden korkmaya başladı Matt, bu beni de korkutuyor artık."

"Adel, burası Hydra değil. Burası Shield. İnsanlar sana yardım etmeye çalışıyor."

"Ama ben onlara yardım edemiyorum. Artık hiç kontrol edememeye başladım."

Matt buna cevap veremedi, sadece Clint'in ona seslendiğini duyunca "Bunu sonra konuşacağız." diyerek kıza sarıldı ve odasından çıktı.

"Oğlum neredesin sen? Birazdan gidecekler."

"Adel'in yanındaydım. Kendini burada mutlu hissetmediği için kaçmaya çalışmış. Bence haklı da. Onu buraya kapattık. Aslında aklıma ona yardım edebilecek biri geliyor..."

Bir süre birbirleriyle bakıştıktan sonra Clint'in "Bilemiyorum Matt..." demesiyle sessizlik bozuldu.

"Neden baba, bence gayet iyi bir fikir. Hem birbirlerine arkadaşlık yaparlar. İkisi de neredeyse aynı kaderi yaşıyor."

"Onun şu an nerede olduğunu bir tek Steve biliyor oğlum ve şu an bununla ilgili soru sorabilmek için doğru bir an değil. Hadi gidelim."

"Baba vazgeçmek için çok mu geç? Gitmesen mi?"

"Bunu konuştuğumuzu sanıyordum..." dedi kızının masum suratına bakarken.
Kızını kendine çekip sarıldı, sanki ilk defa sarılıyorlarmış gibi. "Tatlım, çok ciddi bir görev değil zaten birkaç gün sürecek sonra hemen geri döneceğim. Hem bak Natasha ve Clint burada olacak ve bizi izleyecekler."

"Tamam bir şey demiyorum..." dedi isteksizce.
Steve'den ayrılıp Bucky'e sarıldı. "Buck, babam sana emanet tamam mı?"

"Gözün arkada kalmasın, fetüsçüğüme çok iyi bakacağım."

Bu sözle kızın kıkırdamasına sebep oldu "Sana güvenim tam."

Sam'den gelen sahte öksürük sesiyle ikisi birlikte ona döndü. Margaret Sam amcasına da sarıldıktan sonra tekrar Bucky'e döndü "Bu fetüse de göz kulak ol tamam mı?"

"Hey! Ben gayet kendimi koruyabilirim."

Margie ona imalı bakışlarını atıp tekrar sarıldı. "Tabii koruyabilirsin benim güçlü yakışıklı Falcon'um." fakat arkadan eliyle Bucky'e işaret veriyordu. Bucky ise "Merak etme, o iş bende" der gibi bir bakış atıp baş parmağını gösterdi.

Tony elindekini Steve'in koluna taktı. "Dün gece bunun için çalışıyordum. Kalkanını sağda solda düşürüp durduğun için bunu yapma ihtiyacı hissettim." Steve'in sırtındaki kalkanı çevik bi hareketle kaptı ve yere koydu. Steve kolunu gösterdiğindeyse kalkan yerinden kalkıp Steve'in koluna yapıştı.

Steve gözleri ışıldarken hızlıca teşekkür etti ve kendi dudaklarını Tony'ninkine bastırdı. Ardından istemeseler de yavaşça ayrıldılar.

Ardından diğerleri ile de vedalaşıldı.

"Evet gençler... " dedi Nat önce Sam'e sonra Steve ve Bucky'e baktı ve söylediğinin tuhaflığını fark etti hafifçe öksürüp boğazını temizledi "Ve kendini genç hissedenler!" diye tamamladı. "Sanırım gitme vakti."

Üçlü Shield'ın onlara ayarladığı jete doğru ilerlediler. Steve önce Clint'e yaklaşıp kulağına fısıldadı "Bana bak Şahin, beni izleyeceğine arada bir oğlunu izle. Benim yokluğumu fırsat bilip bazı şeyler yapmasınlar."

Clint etraftakilere bozuntuya vermeden güldü "Ben seni daha çok özleyeceğim dostum emin ol." dedi sesli bir şekilde sonra Steve'in kulağına fısıldamak için tekrar sarıldı "Ben oğlumu gayet namuslu yetiştirdim Steve." diyerek tekrar güldü kimse bi şey anlamasın diye ve Steve'in kostümünü düzeltti.
"Biliyorum benden ayrılmak istemiyorsun ama artık gitmen lazım."

Steve her zamanki gibi "Benim 3 çocuğum var, gerçekten 3 tane." diye yakındı. "Ve hiç büyümüyorlar."

"Beyler! Geç kalıyorsunuz! Hadi! Tik tak tik tak..." diye uyardı kızıl kadın.

Onlar gittikten sonra dedikleri gibi Natasha ve Clint irtibatta kalmak için Shield'da kaldı, diğerleri ise üsse döndü.

Peter'ın kostümünü geliştirme gerekçesiyle ikisi garaja ilerledi, Bruce ise her zamanki gibi kendi odasına.

"Başbaşa kaldık galiba?" dedi Margie, yüzünde yaramaz bir gülümseme vardı.

"Daha güzel bir yerde başbaşa kalmak ister misin?" diyerek odasına yönlendirdi onu.

Bu bölüm kısa oldu ama neyssse... Sanırım yeteneğimi kaybetmişim... Bir sonraki bölüm 3 gün sonrasında geçiyor olacak.

Bu arada okumalar aşırı düşmüş oy verip yorum atmayı unutmayın. Şimdilik byeee <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Spiritual Girl༄ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin