Matt Shield'da kalan son birkaç parça kıyafet ve eşyasını da buraya getirmişti, şimdi de onları odasına diziyordu.
Kapının açık olduğunu gören Margaret içeri girmeden duraksadı ve dikkat çekmek için açık olan kapıya vurdu.
Ama Matt'in kulaklığı takılı duymamıştı bile. Bunun üstüne Margaret sesli bir şekilde öksürdü.
Yine sesini duyuramayınca kapıya birkaç kez sertçe vurdu. İşte şimdi dikkatini çekmişti.
Çocuk korkuyla sıçrayıp elini yüzüne götürerek kalp atışlarını düzene sokup, salimleşmeye.
"Kırsaydın!"
"Biraz daha duymasaydın o da olacaktı emin ol."
Matt sonunda kapıya kırarcasına vuran kişinin kim olduğunu fark edince hemen ona baktı "M-margie... Biliyorum, ben bir gerizekalıyım ve düşünmeden davrandım ama yetmedi mi bu küslük?"
"Sadece 3 saat oldu." dedi kollarını göğsünde birleştirirken.
"Gerçekten mi? Bana niye 3 yıl gibi geldi?"
Kız kendini daha fazla tutamayıp güldü "Bana da 3 yıl gibi geldi." Matt'e yaklaştı "Seni bu seferlik affediyorum aptal, ama bir daha olmasın."
"Bir daha seni asla üzmeyeceğime söz veriyorum."
"Ben de bir daha bu konuyu kurcalamayacağıma söz veriyorum... Ya şu tipine bi bak, ben sana nasıl kızgın kalabilirim. Seni turşu beyinli."
"Ben de seni çok seviyorum." kollarını Margaret'e doladı.
"Ben de..."
"Ovv, aman tanrım!" Peter içeri girer girmez eliyle gözlerini kapatıp geri çıkmıştı "Özür dilerim, üstünüzü giyinmenizi bekleyeceğim, hazır olduğunuzda haber verin."
"İçeri gel gerizekalı."
"Bakıyorum hemen barışmışsınız." dedi Peter tekrar içeri girerken.
Matt'e doğru yürüyüp yakalarından tuttu ve düzeltti. "Benle barışmadın ama." dedi, gülümseyerek yakalarını bıraktı ve göğsünü pat patladı.
"Sana noldu ya?" diye soru Margaret.
"Seni üzen beni de üzmüş demektir, ben hâlâ kızgınım."
"İkinizin arasına hiç girmek istemiyorum, kendi aranızda çözün."
"Şaka yaptım be, gel buraya." dedi Peter ve çocuğa sarıldı.
Sonra Matt Margaret'in ellerinden tutarak onu yatağa sürükledi ve oturttu.
"Hey, ne yapıyorsun?"Odasının köşesindeki gitarı aldı ve Margaret'in yanına oturdu. "Seni görünce sürekli şarkı söylemek istiyorum."
Margaret heyecanlı gözlerle onu izliyordu.
Gitarın ritmine göre Pete de alkışları ile ritim tutmaya başladı.
"Two hearts, one valve
İki kalp, bir kapakçık
Pumpinʼ the blood, we were the flood
Kanı pompalıyor, biz kan akışıydık
We were the body and
Biz bedendik ve
Two lives, one life
İki can, bir hayat
Stickinʼ it out, lettinʼ you down
Cayıyorum, seni yüz üstü bırakıyorum
Makinʼ it right
Telafi etmeye çalışıyorum"Margaret de ona eşlik etmeye başladı.
"Seasons they will change
Mevsimler değişecek
Life will make you grow
Hayat seni büyütecek
Dreams will make you cry, cry cry
Hayaller seni ağlatacak
Everything is temporary
Her şey geçici
Everything will slide
Her şey akıp gidecek
Love will never die, die, die
Aşk hiçbir zaman ölmeyecek
I know that ooh
Bunu biliyorum, ooh
Birds fly in diffrent direction
Kuşlar farklı yönlere uçarlar
Ooh, I hope to see you again
Ooh, seni tekrar görmeyi umuyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spiritual Girl༄
Fanfiction"Tanışmak ister misin? Ben Steve, senin adın ne?" elini uzattı. Minik kız Steve'in uzattığı eli tuttu. "M-margaret." Steve karşısındaki küçük kızın ağzından 70 sene önce veda etmek zorunda kaldığı sevdiği kadının adını duyunca gülümsedi. "Ne güzel...