"A-anne..."
"Bu defa elimden kurtulamayacaksın çocuk, senin bu evde yerin yok."
Adam elindeki içki şişesinin dibinde kalanını da tepesine dikip şişeyi kenara fırlattı.Şişe anında tuz ve buz olurken küçük kız korkudan titreyerek babası olacak bu adamdan uzaklaşmaya çalışmaya devam etti.
Korkudan onun yüzüne bakamıyordu bile.
Yüzü, gözü yer yer morarmış, dudağı kanayan kadın kendine geldikten sonra kendini kızının önüne attı ama sonra kendini tekrar yerde buldu.
"Margie... Kaç..." diye komut verdi kızına. Ama kızın artık kaçacak yeri yoktu.
Adam sonunda onu yakalayıp kolundan tutarak sertçe kaldırdı.
Kız çığlıklar atarak ağlarken adam ona "Sus! Sussana!" diye bağırıyordu "Seni iğrenç yaratık! Sus!"
Kucağında olduğu, içkiden iğrenç kokan adamı kokudan midesi bulanarak yumruklayıp inmeye çalışırken, adam zaten doğru düzgün dengesini sağlayamadığı için neredeyse düşecekti ama tutunacak bir yer bulmuştu.
Adam buna daha çok sinirlenip "Şimdi bittin sen! Duydun mu? Bittin sen!-" derken kafasına yediği darbe ile yere yığılmıştı.
Kadın elindeki vazo parçalara ayrıldıktan sonra hemen kızını kucağına aldı ve çoktan planladığı şey için dolabı açıp hazırladığı çantayı sırtına taktı.
"Burdan gidiyoruz bebeğim. Bir daha bizi kimsenin bulamayacağı bir yere gidiyoruz."
"O gelmeyecek değil mi?"
"Hayır canım, gelmeyecek. Bir daha bizi asla bulamayacak. Sonsuza dek sen ve ben, birlikte yaşayacağız."
Kız yüzünü annesine gömdü ve sonra ağlamaya başladı.
Kadın cebindeki biletleri çıkardı ve ona gösterdi "Bak, Brooklyn'e gidiyoruz. Buradan çok uzağa. Bizi bir daha bulamaz o yüzden korkma."
Margaret bir anlık gözleri parlayarak biletlere baktı ve annesine güvenerek ağlamasını durdurmaya çalıştı.
"Artık kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim."
✪
Kız, omzunda hissettiği el ile bir anda kendini irkilerek geri çekti.
Steve bu harekete karşın ne olduğunu anlamayarak "İyi misin?" diye sordu.
Margaret hemen kafasında dönüp dolaşan anılardan uzaklaşıp kendine gelmeye çalıştı.
"Sadece dalmışım." diyerek yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Fakat bu gülümsemenin yalandan bir gülümseme olduğu 10 metre öteden bile anlaşılabilirdi.
"Hiç iyi görünmüyorsun, rengin atmış." elini kızın yanağına koydu "Bir sorun mu var? Eğer bir sorunun varsa anlatabilirsin."
Steve'in bu düşünceli haline karşın bu sefer gerçek bir gülümseme ile baktı ona, sonra yüzünü tekrar denize çevirdi.
Yüzünü bile tam olarak hatırlamadığı babasının ona çektirdiklerini düşündü ve sonra Steve ile yaşadığı şeyleri düşündü.
Steve kesinlikle bir insanın sahip olmak isteyeceği en iyi babaydı.
"Eski birkaç şey geldi aklıma... Ama şimdi iyiyim." diyerek denizi izlemeye devam etti.
"Anlıyorum..." başını salladı Steve "Aklına gelen bu şeyi anlatmak istersen, ben buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spiritual Girl༄
Fanfiction"Tanışmak ister misin? Ben Steve, senin adın ne?" elini uzattı. Minik kız Steve'in uzattığı eli tuttu. "M-margaret." Steve karşısındaki küçük kızın ağzından 70 sene önce veda etmek zorunda kaldığı sevdiği kadının adını duyunca gülümsedi. "Ne güzel...