7. Bölüm

143 8 0
                                    

" Bu ne anlama geliyor?" Diye ısrar etsemde kolunu tuttuğum elimden silkinip koğuşuna girdi ve ardından kapısını kilitledi. Öylece koridorun ortasında kalmıştım. Türetip türetip sorabileceğim o kadar soru vardı ki, bir an kapının önünde bas bas bağırıp ona zorla kapıyı açtırmayı düşündüm.  Ama tabi ki sadece düşündüm. Manyak, hastalıklı, sorunlu bir kız olabilirdim ama o kadar da şey değildim. Şey işte. Hey, o kadarda şeydim. Bir anda kapıya vurup bağrınmaya başladım.

" Aç kapıyı Alex!" Ses gelmedi.

" Kapıyı aç diyorum Alex!" Hala ses yoktu.

" Alex diyorum! Bak zaten kendime sesleniyormuşum gibi hissediyorum. Beni deli falan sanacaklar." Diye sızlandığımda kapının kilidinin döndüğünü duydum. Ardından da Alexander kafasını kapıdan çıkardı ve beklemediğim ve gerçekten inanamadığım, yalanın, iftiranın daniskası olan o sözleri söyledi.

  " Sen zaten delisin." Elimi kalbimin üstüne koyup kirpiklerimin altından ona baktım.ve tabi ki cevap verdim.

  " Kalbimi kırıyorsun."

  " İyi. Öyleyse kendi koğuşuna gitmemen için hiç bir sebep yok." Dedikten sonra kapıyı kapatmaya yeltendiysede ayağımı kapının arasına soktum ve kapıyı itekleyip kendime kadar yer açtıktan sonra koğuşuna sıvıştım.

  " Alex napıyorsun?" Diye sordu.

  " Hey bak ne diyeceğim? İkimizinde adı Alex bence seninki norton olsun."

  " Anlamadım?" 

" Her neyse. Biraz ciddi olmaya ne dersin?"

" Senden duyunca pek inandırıcı gelmiyor ama baban kapıma dayanmadan önce ne diyeceksen diyip gitmeni tercih ederim." Dedikten sonra gidip yatağına oturdu. Yatağı bayağı büyüktü. Boy olarak yani.

  Ona bakıp dudaklarımı büzdükten sonra konuşmaya başladım.

  " Bugün beni ikinciye kırıyorsun. Hey, sus sus. Affettim." Diyip göz kırptım. Bana bariz bir şekilde göz devirsede gülmekten kendini alıkoyamadı. Onun gülüşü karşısında dolabın kenarına çöküp hayat üçgeni kurmak istesem de sırıtmakla yetindim.

   " Ne diyeceksin Alex, hadi."

   " Bilmem ne diyeceğim?" Dediğim şeyin farkına varıp toparlandım. O sırada Alexander bana yandan bir gülüş atınca toparlandığım gibi dağılsam da yılmadım ve konuştum.

  " Ha, tamam, şey. Az önce koridorda söylediğin şey... Sencede biraz garip değil miydi? Bak, ben Ian dan başka kimseyle arkadaşlık etmedim. Yani yakın olarak. Yakın dediysem öyle yakın değ-"

  " Bana neyin açıklamasını yapıyorsun?" Diye sözümü kestiğinde saçmaladığım şeylerin farkına vardım.

  " Yani anlatmaya çalıştığım... Kendimi saçma bir şekilde sana yakın hissettiğim. Belkide beni tanıyormuş gibi davrandığından, belki hareketlerinden. Anlamlandırmaya çalışıyorum. Söylediğin şeyler kafamı karıştırıyor bir an ne istediğimi bilirken bir an başka tarafa çekiliyorum." Bir nefes aldım. Konuşmasını beklemiyordum ama konuştu.

  " Ian' a aşıksın ama ben kafanı karıştırıyorum değil mi? Onu istiyorsun ama bana çekiliyorsun. Aslında kime ait olduğunu biliyorsun, sadece hatırlaman için kendine zaman ver." İtiraz bile edemeden kendine çok güvenerek söylediği sözleri dinledim.

  " Neyi unuttum ki neyi hatırlayacağım?"

  " Koğuşuna git Alex." Ondan daha fazla bir şey öğrenemeyeceğimi hissetmiştim. Ian olsa üzerine gider - gerçek anlamda üzerine gitmekten bahsediyorum - öğrenirdim ama söz konusu Alexander dı. Ona başımı onaylar şekilde başımı salladım ve kapıyı açıp çıktım. Kendi koğuşumun kapısını açıp içeri girdiğimde yatağımın üstünde bir kutu gördüm. İlk olarak bomba olduğunu düşündüm. Sonra kendime bir kahkaha attım. Babam dururken beni patlatmazlardı herhalde.

SAVAŞ-MAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin