Odaya girdiğimde gerçek bir odadan ziyade koğuş düzeni bekliyordum. Ama karşımda 4 kişilik bir oda vardı. Kendine ait bir banyosu olan bu dört kişilik oda, kızlara aitti.
Diğer kızlar etrafa göz atarken ben cam kenarındaki yatağa doğru yürüyordum. Oturmak üzereyken kolumdan çekilip tekrar ayağa kaldırıldım. Belaya bulaşıyorsun, kızım. Gözlerimi bu hareketin sahibine diktiğimde ufacık bir kız odağıma girdi. Kolumu hızla kendime çekerek elinden kurtarırken " Sen ne yaptığını sanıyorsun, cüce?" Diye suratının ortasına bağırıyordum.
" Orası benim yatağım olacak, soğuk nevale. Kendine başka yer bul."
" Dedi omzu kalçama gelen kız," dedikten sonra kıza doğru bir adım attığımda geriye doğru bir adım atması hoşuma gitmişti. Benden korkuyordu. Bu demek oluyordu ki, gereksiz cesaretinin arkası boştu. " Bak cüce, hemen karşıdaki yatağa yaylanıp beni rahat bırakırsan kafan omuzlarının üstünde yolcuğuna devam eder. Ha yok ben kafamın yerini pek beğenmiyorum diyorsan," dedikten sonra bir adım daha attım ve burnun dibine girdim.
" Onun yerini senin için değiştirebilirim." Dedim. Geri geri giderek karşıdaki yatağa ulaştı. Yatağa yavaşça otururken adını bile bilmediğim bu kızın bana nasıl sinsi pırıltılar attığını görebiliyordum. Ama umursamıyordum. En kötü ne yapabilirdi ki? Cidden.
Yatakların kenarlarına bırakılmış bavullara baktım. Bir tanesinde ismim yazıyordu. Kimseye bir şey demeden onu alıp yatağın üstüne attım. İçini açtığımda iç çamaşırından diş fırçasına kadar her şeyin içine yerleştirildiğini gördüm. Aynı zamanda, her şeyin üstünde bölümün arması vardı. Askeri rütbe.
Üstüme giymek için üstünde arma olan eşofman takımını ve bavulun dibindeki spor ayakkabıları alıp odanın içindeki ortak banyoya girdim. Çabucak değişip odaya geri döndüğümde yatağımın üzerinde oturan kızı gördüm. Yine mi? Ona doğru yürüdüğümde yüzümdeki ifadeden bir şeyler çıkarmış olacak ki ellerini teslim olur gibi kaldırıp konuştu.
" Yatağını elinden almak için gelmedim, merak etme." Dedi gülerek. Az önce kavga ettiğim kıza bir bakış atarak bende küçük bir tebessüm ettim. Bana kötü davranmadıkları sürece kimsenin üstüne atlayıp nefesini kesmeye niyetim yoktu. Şimdilik.
Benim susup tebessüm ettiğimi görünce bana doğru elini uzattı. " Ben Sally."
Uzattığı elini kısaca sıkarken, "Crystal." Dedim. Uzun kızıl saçları mavi gözleri vardı. Beyaz burnunun üzerindeki turuncu çilleriyle dünya güzeli bir kızdı. İçimde, derin bir yerlerde bir kıskançlık kıpırdandı. Kesinlikle uğruna cinayet işlenebilecek bir kızdı.
"Bende Heather." Arkamda duyduğum sesle uzun boylu kıza döndüm. O, Sally gibi elini uzatmamış onun yerine gülümsemeyi seçmişti. Bende aynı şekilde gülümseyip yatağıma oturdum. Heather, Sally gibi güzel bir kız değildi. Aksine erkeksi uzunlukta ve keskinlikteki bir yüzü, öfkeyle olduğunu düşündüğüm bir şekilde parıldayan ela gözleri vardı. Kesinlikle koyu kahverengi erkek kesim saçlarıyla kızdan çok erkeğe benziyordu. Onu daha fazla süzüp rahatsız etmek istemediğim için önüme dönmemle kavga ettiğim kızla gözgöze gelmem bir oldu. Garip bir şekilde bana bakıyordu.
Kendimi, "Senin adın ne?" Derken buldum. Nedense orada kendi başına durup dışlanmasını izlemek istememiştim.
Sorduğum soruyla gözleri ışıldadı. Onunda dışlanmak istemediğini anlıyordum. Saçma davranışına rağmen belkide arkadaş olabilirdik. Ya da en azından kafası daha uzun bir süre boyunca omuzlarının üzerinde olmayı sürdürürdü.
" Ben, Amy." Diye sorduğum soruya cevap verdiğinde dejavu hissiyle dolduğumu hissettim. Neredeyse doğduğumuz günden beri beraberiz. Kızın ince sesi beyin kıvrımlarımda dolaşıyordu. Hayır, onu okulda bile görmemiştim. Herkese aşina olan ben bu kızı resmen Iron'da hiç görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞ-MA
Science FictionŞarjını kendimizin doldurduğu aletlerin kölesi olmuşken, onlardan olmak kaçınılmazdı. Robotlar dünyayı değil insanlığı ele geçirdi. Bir genç kız gerçekle sahte arasında kaldı. Bir adam kardeşiyle sevdiği kız arasında sıkıştı. Hepsi özgürlük için s...