08

1K 113 48
                                    

Medya: Chase Atlantic - Okay

_

Biraz ileride Jeongguk, daha önce deneyimi olduğu için silahlarla ilgilenip, onların nasıl kullanıldığını diğer dışarıdan gelen kişilere gösterirken uzaktan onu izliyordum. Ona bakmaya devam ettikçe aklıma eski anılarımız geliyor ve kendimi gülümsemekten alı koyamıyordum.

İlk tanıştığımız zamanlar o kadar güzeldi ki, sadece o döngüde sıkışıp kalmak istiyordum.

 Artık birer yetişkindik, zaman ve yaşadıklarımız bizi büyütmüştü. Ama arkadaşlarıyla mekan mekan gezen, göz kalemi kullanıp kahverengi iri gözlerini ortaya çıkarak, oldukça flörtöz tavırları ile, o zaman da kaslı olan kollarını saran beyaz gömlek ve kumaş pantolonu ile olan Jeongguk, çok güzeldi.

Şimdi de öyleydi oysa, o zamanlar sadece küçük, dolgun dudakları ve onun hemen altındaki beni aynı zamanda göz alıcı dişleri dikkatimi çekerken, şimdi de keskin çene hattı, daha da kalıplaşan vücudu, hafif sıkılaşan saçları, belirgin yüz hatları ile de çok güzeldi.

Jeon Jeongguk, lisede her kişiye sergilediği kişilik ile girmişti kalbime. Bir kere canlı bir ruha sahipti. O zamanlar o kadar çok eğlenceliydi ki, onun yanında asla sessiz kalamaz, sürekli kahkaha atardım, ve sonrasında ise beni defalarca kez gülüşümden öpmesine izin verirdim. Çok kez kaçamaklarımız olmuştu; evden, okuldan kaçmıştık, hiç olmadık yerlerde sevişmiş, birbirimizin vücutlarını keşfetmiştik.

Gençtik, kanımız hızlı kaynıyordu ve o zamanlar, mekan; yer ve zaman hiç umrumuzda değildi. Homofobikler vardı elbette etrafımızda, ama Jeongguk'la beraber onların hakkından da gelmeyi başarmıştık. Sonrasında bize bulaşmaya pek cesaret edememiştiler, ama biz yine de dikkatli olmuştuk bu konuda.

Aklım eski zamanlara gidince ne kadarda çok temas da bulunduğumuz geldi. Okul tuvaletlerinde, bar odalarında, birbirimizin evlerinde, alışveriş merkezlerinin kabinlerinde, babalarımızdan kaçırdığımız arabalarda, ağaç arkalarında, karanlıkta parlayan sokak lambalarının altında, duvar köşelerinde, pek çok yerde öpüşmüştük, birbirimize dokunmuş, ağız ve el işi vermiştik. Düşüncelerimizi, hayallerimizi ve fikirlerimizi paylaşmıştık biz, birçok konuda.

Derin bir nefes aldığımda uyuşan parmak uçlarımla birlikte ellerimi dizlerime yaslamış ve avuç içlerimi birbirine sürtmüştüm. Tekrardan ona dokunmak için yanıp tutuşan ellerim, ilk defa Rusya'ya geldiğimizden beri bu denli istekli iken bu anı kaçırmak istemedim.

Jeongguk dikkatli bir şekilde etrafında olan birkaç kişiye silah tutmasını ve aynı zamanda ateş etmesini öğretirken kimsenin ne düşüneceğini umursamadım.

Hızla oturduğum yerden kalktım ve onlara doğru ilerledim. Jeongguk beni fark ettiğinde yüzüne güzel bir gülümseme yerleşmiş, bu beni daha da fazla heyecanlandırırken aralarından geçtim ve hızla yanaklarını kavradım, parmak ucumda biraz yükselip dudaklarımızı birleştirirken, şaşkınlıkla açılan 'o' şeklinde dudaklarını daha sıkı kavradığımda geriye doğru adımlamaya başlamış, bu denli uyumlu olmamız beni daha da çok istekli kılarken arkamızdaki şaşkın bakışları asla umursamıyordum.

Jeongguk sağa doğru döndüğünde bende onunla birlikte hareket etmiş, onun sırtı kulübeye yaslanmışken, omuzlarını gerginleştirip biraz daha yükseldim ve alt dudağını sertçe kavrayıp emdim, ara ara bana karşılık veriyor, onun dışında sadece dudaklarını aralayarak sadece bekliyorken bunun hoşuma gittiğini biliyor, onu baskılamama izin veriyordu.

Başım biraz daha yana yatarken uzun parmaklarım kulaklarına kadar onu kavramışken son kez daha derince öpmüş, ardından nefes alarak ondan ayrılmıştım, aramızda fazla mesafe açmamak şartıyla.

Battle Of Bangtan Z² × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin