04

1.1K 140 28
                                    

_

Çok soğuktu.

Çaresizce geçen iki gün. Dışarıya çıkmaya cesaret edemediğimiz iki gün geçti. Evlerimizi baştan yapmıştık. Mahallemizde herkesin kullandığı bir depo vardı. Her mahallede birer depo vardı zaten, kışları ısınma ihtiyacımızı böyle gideriyorduk.

Ama artık yoktu.

Bu iki gün boyunca kaloriferler çalışmamıştı. Soğuktu ve biz battaniyelere sarılarak ısınmaya çalışıyorduk. Bu olayla karşılaşmamız kış ayına da denk geldiğinden dolayı oldukça şanssızdık. Hiçbir telefon çekmiyor, televizyon çalışmıyordu.

Tanrı bu sefer salam bir plan yapmış gibi görünüyordu.

"Çok saçma." Jimin, kıpkırmızı olmuş gözleriyle yere bakarak mırıldanıyordu sürekli. Arada kendi kendine konuşuyor, dua ediyordu. Geldiğinden beri sadece lavaboya gitmek için o koltuktan kalkmamıştı. Yanına gitmeye çalışmış, hatta konuşmaya da çalışmıştım ama bir türlü gözlerime bakmıyordu. Yoongi ona zar zor yemek yediriyordu.

"Taehyung, buraya gelebilir misin?"

Jeongguk mutfaktan bana seslendiğinde omzumdan etrafa sardığım battaniyeye daha çok sarınıp mutfağa ilerlemiştim. Jeongguk ocağı kapattıktan sonra bana ilerledi. Üzerinde sadece kalın bir kazak gördüğümde kollarımı açıp onu da battaniyenin içine aldım.

"Taehyung.." Alnını, alnıma yasladığında gözlerimiz kapanmış sıcaklığımı onunla paylaşmıştım. Konuşmaya başladığında dudaklarımda onun sıcak nefesini hissetmeye başladım. "Nereye kadar böyle devam edeceğiz? Nereye kadar saklanacağız burada? Biliyorum pek yapacak bir şeyimiz yok ama.. ben,"

Nefesinin sıkılaştığını fark ettiğimde ensesinden tutup omzuma düşürdüm başını. Derin soluklar alıp verirken sağ elimi kalbinin olduğu yeri ovalamaya başladım. Jeongguk'un ne bünyesi ne de kalbi kaldırabiliyordu böyle şeyleri. Ve eğer kaybedeceğiniz birisi varsa, daha da zorlaşıyordu bu olay.

Parmak uçlarımla ensesine masaj yaparken avuç içimi kalbine bastırdım. Çok, çok hızlı atıyordu, öyle ki neredeyse kalbini hissediyordu. Kafamı yan çevirip kulağının arkasına minik bir öpücük kondurdum. Ardından oradan ayrılmadan konuşmaya başladım.

"Bu sefer bebeğim.. Bu sefer farklı olacak."

Kafasını oynattı ve huzursuz sesi kulağıma ilişti. "Nasıl?"

Derin bir nefes aldım. "Bu sefer birimiz ölürse.. diğeri onun için yaşayacak."

"Yapmam Taehyung.." Çıkan titrek ses tonundan yüzünün buruştuğunu anlarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Ardından o devam etti. "Sensiz yaşayamam."

Gözlerimi kapattım. Kafamı biraz daha çevirirken burnumu kulağının arkasındaki saçlarında gezdirdim. Ağlamaklı bir mırıltı çıkardığında bunun hoşuna gittiğini asla saklayamadığını fark ettim. Yüzüme yayılan gülümsemeye birlikte oraya birkaç öpücük daha kondurdum.

"Artık daha fazla burada tıkılıp kalmayacağız bebeğim. Çıkacağız ve onlara günlerini göstereceğiz. Ve ben, senden bana bir söz vermeni istiyorum."

Jeongguk hep tuhaf bir çocuk olmuştu. Kendisini bunu bana lise yıllarında çok iyi kanıtlamıştı. Tuhaf alışkanlıkları ve zevkleri vardı. Bunları aksine garipsemez, istemsizce hoşuma giderdi. 

Jeongguk'un bana olan sevgisi bir yana, o bana çok alışıktı. Ve kendisi alışkanlıklarından kolay vazgeçen biri değildi.

"Jeongguk, bu sefer farklı olacak demiştim ya bebeğim. Sen bensiz yaşayamazsan, benden sensiz yaşayamam o halde. Bu yüzden birbirimizden önce kendimizi koruyacağız Jeongguk, birbirimizi yaşatmak için. Anladın değil mi beni?"

Kafasını salladı omzumdan ayrılarak. Yüzünde gördüğüm yaşlar ufak bir tebessüm etmeme, sonrada baş parmaklarım ile onları silmeme neden oldu. Minik, dolgun dudaklarına uzun, sesli bir öpücük kondurup geri çekildiğimde yaşlı gözlerine baktım.

"Söz ver bana."

"Söz veriyorum Taehyung. Ama sende bana ver."

"Söz bebeğim."

Sonrasında sıkıca sarılırken kendimi bundan sonraki günlere hazırlamaya çalıştım. 

Hissedeceklerime, kaybedeceklerime ve alacağım derin yaralara karşı hazırlamaya çalıştım.

Ama bunlara hazırlanırken bile deli gibi korkuyor, bu hissi asla bastıramıyordum.


_

Battle Of Bangtan Z² × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin