02

1.3K 141 35
                                    

_

Bir elimde tava, içindeki krepi döndürmeye çalışırken diğer elimde de telefon, Jimin'e ulaşmaya çalışıyordum. Ama her seferinde telesekretere düşüyor, kalktığımdan beri uğraşmama rağmen onunla bir kez bile konuşamamıştım. "Tae.." 

Jeongguk ayaklarını süre süre uykulu bir şekilde mutfağa girdiğinde artık açık kahve olan saçlarını geriye atmıştı. "N'apıyorsun?" Sandalyeye oturduğunda mırıldanmış yanağını eline yaslayarak bana bakmaya başlamıştı. Krepi bir kez daha döndürdüğümde ocağa bırakıp onun yanına ilerledim.

"Kalktığımdan beri Jimin ve Yoongi'ye ulaşmaya çalışıyorum."

"Güzelim.. Günlerini çoğunlukla nasıl geçirdiklerini tahmin edebiliyorsundur değil mi? Belki o yüzden açmıyorlardır."

"Umarım öyledir." Gözlerini kısıp bana baktığında elimi ellerinin arasına almış, sıkıca tutarken konuşmuştu. "Ne düşünüyorsun? Dünde biraz dalgın gibiydin."

Masaya, karşısında oturduğunda elimi tutan elini tutmuş kafamı eğmiştim. Biraz düşündükten sonra omuz silktim. "Bilmiyorum. Geçmişin izlerini hala taşırken atlatmakta zorlanıyorum sanırım."

Eğilip sıkıca tuttuğu elimin üstünü örttüğünde kafasını kaldırıp alttan, tamda gözlerimin içine bakmaya başladı. İri, siyah gözlerindeki bakış, göz kapaklarımın titremesine neden olurken birkaç kez kırpıştırmış, bende bir şey söylemeden ona bakmaya başlamıştım. Ne kadar öyle birbirimize baktık bilmiyorum ama burnuma gelmeye başlayan yanık kokusuyla kaşlarımı çatıp kafamı çevirdiğimde ocakta, etrafından dumanlar çıkan tavayı gördüğümde hızla o tarafa koştum.

Yiyecek kıtlığı çekerken resmen yakmama akıl sır erdiremiyordum. Arkamdan gelen kıkırdama sesi ile ona dönüp işaret parmağımı doğrulttum. "Senin yüzünden oldu." Eğer bana öyle bakmasıydı bende dalıp gitmez ve yanmasına izin vermezdim.

"Hadi Taehyungie~ Çok acıktım ben."

***


Tırnaklarımı resmen çığlık atarak sert göğsüne geçirdiğimde belimdeki elleri sıkılaştı ve hareketlerine daha sert devam etti.

İçimde sertçe hareket ederken gözlerimi açmakta zorlanıyor, terli yüzüne bakmak için direniyordum. Fakat hassas noktama yaptığı her dokunuştu gözlerim asla açılmıyor, onun aksine dudaklarım sürekli aralık ve her saniye daha sesli bir şekilde inliyordum kucağında beni zıplatırken.

İçime sertçe girip orada kalırken parmaklarını belime geçirmiş, dudaklarımdan bir 'oh' nidası dökülürken gözlerim kayıp gitmiş, başımı arkaya atmıştım. Göğsündeki ellerimden destek alarak belimi daireler şeklinde hareket ettirmeye başladığımda başım öne düşmüş, gözlerim aralanmıştı.

Çıkık ön dişleriyle, dolgun alt dudağını kavramış gözleri kapalı bir şekilde dururken, nemli saçları alnına yapışmıştı. Görüntüsü kasıklarımın sızlamasına neden olurken hareketlerimi hızlandırmış, her geçen saniye artan inlemelerimiz ile kendimizi bırakmıştık. Kucağında, o içimdeyken biraz dinlenmiş sonrada kalkarak kendimi yana atmıştım. En az, benim kadar tırnaklarımla çizip kızarttığım göğsü havalanıp kalkarken dudaklarımda bir gülüş yer almıştı. 

"Şuna bak, farklı bir pozisyon denememize gerek bile kalmadı."

Gülerek bakışlarımı tavana çevirdiğimde elimi yanımda uzanan sevgilimin eline attım. O, parmaklarımızı birbirine geçirirken yüzümdeki ufak tebessüm ile tavana bakmaya devam etmiş sonrada, içimdeki bu huzursuzluğu bir kenara koyarak uyumaya başladım.


_

Battle Of Bangtan Z² × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin