_
"Taehyung gelsene."
Arkadaşı Jimin kulübelerinin kapısınından Jeongguk'un uyuduğu gördüğünde fısıldayarak seslenmiş, onu duyan Taehyung yavaşça yataktan kalkıp kapıya doğru ilerlediğinde Jimin omuzunu kavrayıp kendisini dışarı çekmiş, kapının önündeki merdivenlere oturmuşlardı.
"Uzat ellerini hadi."
"Jimin gerek yok, gerçekten." Aksine Jimin onu dinlemeden Taehyung'un iki kolunu tutup kendisine çekmiş, kucağında bekletmeye başladığında elindeki kremin kapağını açarak konuşmaya başladı.
"Gerek var mı yok mu diye sormadım bir kere sana. Bileklerin kötü görünüyor, acıyordur da. Bu yüzünden krem sürüp saracağım. Jeongguk seninle ilgilenemeden yorgun düşmüş görüyorum ki." Parmağının ucuna sıktığı kremi ip izlerinin olduğu kısma sürmeye başlamış, sonunda da beyaz sargıyla çok kalın olmayacak şekilde sarmıştı.
"İşte oldu." Ellerini ondan çektiğinde gülümseyerek yüzüne bakmış derin bir nefes almıştı. "Sağ salim burada olmana çok sevindim Taehyung." Bunu arkadaşının gözlerinden de göre Taehyung gülümseyerek kafasını sallamıştı usulca.
"Başka bir yerin de bir şey yok değil mi?" Kafasını bu sefer iki yana sallayarak onu reddettiğinde Jimin gülümseyerek ayağa kalkmıştı. "Gideyim artık, Yoongi bekliyor."
Jimin birkaç adım attığında Taehyung başından beri aklında dolana şeyi sormuştu. "Jimin.. Yoongi'yle alyanslarınızı nereden almıştınız?"
Bir süre şaşkınca kendisine bakan arkadaşı gülmüş ve kafasını eğmişti sonrasında. "Güvenli bölgeden gizlice kaçtığımızda çok tehlikeliydi, zor bir karar oldu bizim için. Hem, o zaman biliyorsun herkes bir yerlerden bir yerlere gidiyordu. Sokaklarda kimse yoktu, benimde az olan Rusça'mla bir kuyumcuya girdik ama kimse yoktu üstelik çoğu şeyde çalınmıştı. Başta biz de çalmak istemedik ama yapacak başka çaremiz yoktu, ben yüzüklerimiz de olmayıversin dedim ama Yoongi ısrar etti. Oradan beğenip iki tane almıştık, öyle olmuştu."
"Tamam, anlıyorum." Geri geri gidip ilerlemeye başladığında Taehyung'ta arkasını dönmüş kulübeye girip kapılarını kapatmıştı. Yavaşça sevgilisinin uyumaya devam ettiği yatağa uzanıp bakışlarını ona çevirdiğinde kolunu başının altına sabitleyip izlemeye başlamıştı.
***
Uyku, günler sayısını arttırmadığı sürece pek önemli değildi benim için. Uykusuz kaldığım haftalarım, çalışmaktan yorgun düşen bedenim bu birkaç günlük süreçte benim için çok zor geçmemişti. Bütün o günlerin yorgunluğunu birkaç saatlik dinlenmeyle üzerimden atabilirdim ben.
Ama Jeongguk hiçbir zaman öyle olmamıştı. Uykusu onun için önemliydi. Uykusuz olduğu zamanlar huzursuz hisseder, bu yüzden güç içinde boş zamanlarda çoğunlukla uyurdu o. Şimdi ise benim olmadığım günler ona o kadar fazla gelmişti ki, o günler içerisinde olan endişesi ve yaşadığı stres elbette ki onu uyutmamıştı buna benim yokluğumda eklenirse.
Jeongguk huzurlu ve iyi hissetmek için uyurdu çoğunlukla, ama bir o kadarda uyuması için huzurlu ve iyi hissetmesi gerekirdi. Bunların dengesini ise ben sağlıyordum. Jeongguk benim yokluğumda epey bir yorgun düşmüştü.
Ondandı neredeyse bir gün boyunca uyuması.
Yemek yemek için Jeongguk'u beklemiş ama kendisi bir türlü uyanmayacağınca Jimin'in bıraktığı tepside kendi hakkımı yemiş geri kalanını masanın üzerine koymuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/248503904-288-k599672.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battle Of Bangtan Z² × TaeKook✔
Fanfiction-Battle Of Bangtan Z İkinci Kitap- "Bu sefer bebeğim.. Bu sefer farklı olacak." Kafasını oynattı ve huzursuz sesi kulağıma ilişti. "Nasıl?" Derin bir nefes aldım. "Bu sefer birimiz ölürse.. diğeri onun için yaşayacak." 🥇#hwanwoong 🥇#youngjo 🥈#mu...