BİRİNCİ BÖLÜM|UYANIŞ

1.4K 1K 7
                                    

Tüm haftayı Felix ile birlikte geçirmiş, onun ağır antremanlarına eşik etmek zorunda kalmıştım.

Her sabah saat dördü kırk geçe uyanıyordu. Otuz dakikalık ısınma hareketlerini bitirir bitirmez, yaz kış demeden, yurdun önünde bulunan ormanın kıyılarına mola vermeden dört kilometrelik bir koşuya çıkıp, koşu biter bitmez, daha kahvaltı bile yapmadan bahçedeki küçük futbol sahasının brandalarla kapatılmış alanına geçiyor ve saatlerce bıkıp usanmadan şınav mekik gibi egzersizleri aralıksız devam ettiriyordu.

Soğuk ilk bahar aylarında ona eşlik etmek yeterince büyük eziyet değilmiş gibi, yaptığı tüm hareketlerin aynısını banada yaptırıp ağır egzersizlerine ortak ediyordu.

Çektiğim eziyeti tarif edebilecek sözcükler bulamasam da, vücudumun antremanlarla gelişiyor olduğunu da göz ardı edemem.

Günler böyle akıp giderken kendi irademle yapabildiğim tek şey, Müdür Melark'ın bana verdiği kitabı okumaktı. Felix Jastin ile geçen yorucu bir antreman gününün ardından uyumak için ağır hareketlerle yatağıma geçtiğim esnada, uzanıp ranzanın tavanındaki metal uzantılara sıkıştırdım kitabı. Elime alıp uzunca göz gezdirdim. Soluk mavi ve siyah tonlarındaki ön yüzünde oldukça dikkat çekici bir kapağı vardı. Ama benim hoşuma giden, kitabın ismi ve isminin anlamıydı.

''PETRİCHOR''. Bu kelime benim için çok fazla şey ifade ediyor . Eminim ki öyle rastgele seçilmiş bir isim değildi bu. Yazar karar verirken ne düşündü kim bilir?

Her ne kadar anlamını pek fazla insan bilmiyor olsa da, benim için çok özel bir kelime ''PETRİCHOR''. Babamı kaybettiğim gün mezarının eteğindeki toprağı defalarca o kadar yakından kokladım ki, bu kokuyu benden daha iyi kimse bilemez ...

Petrichor; yağmur yağdıktan sonra toprağa bıraktığı kokudur.

Toprak bize ondan ödünç aldığımız ruhunu koklatır. Her duygumuza kokusunu serpiştirir.

Petrichor ile tanışmak herkes için adil olmaz. En azından benim için değildi.

Yağmur altında eğlenen iki aşığın işittiği kokuyu, bir başka beden, babasının mezarından avuçladığı nemli toprakla tanıdı.

Sadece ismi ile bu kadar fazla şey anlatan bir kitaba hayran olmamak elde değildi...

Tam okumaya kaldığım sayfadan devam edeceğim esnada Felix içeriye girdi. Oldukça düşünceli bir surat ifadesiyle, boynuna astığı havlusunu yatağına doğru atıp uyku hazırlığına başladı. Dolabından gri eşofmanını giydikten sonra ben yokmuşum gibi ışığı kapatıp yatağına geçti.

Tüm hevesim kursağımda kalmış, kitabı tek bir sayfa dahi okuyamamıştım. Kitabımı tekrar metal levhaların arasına sıkıştırıp uyumaya çalıştım.

***

Günler birbirini kovalayadururken rutinim hiç değişmeden hergün belli periyotlardaki aktiviteleri Felix ile tamamlayıp, ksa bir süre sonra yapılacak olan bölgesel futbol turnuvasına hazırlanan Felix'e eşlik ediyordum elli birinci günün sonunda. Sabah antremanına çıkmadan önce gözüme Felix'in ajandasındaki küçük bir not çarpıverdi.

Turnuva günündeydik. Nihayet eziyet bitiyor diye iç çektim ..

O gün büyük futbol turnuvasında oynanacak eleme maçları öncesi kadroya adam seçimi yapmak isteyen koç, yurtta en çevik ve yetenekli oyuncuları spor tesisine toplamış, Jastin de bunlardan biri olduğundan beni de yanında götürmüştü.

Sırtımda Felix'in yedek krampon ve şortlarının olduğu spor çantası ile, yurda gelen gün batımı rengindeki oval köşeli minübüse doluşup on beş-on altı kilometre ötedeki büyük halı sahaya gitmiştik.

PETRİCHORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin