Gece gözüme uyku girmemiş, yatağımda bir sağa bir sola yatarken olayın verdiği huzursuzluk göğüs kafesimde soğuk ürpertiler ile yuva edinmiş, olayın şokunu atlatamaya çalışıyordum.
Gözümü her yumduğumda olay mahalline geri dönüyor o vahşetten bir türlü sıyrılamıyordum. Zihnim de ardı gelmez şekilde sürekli Felix sureti beliriyor, üzerimde çemberler çizip bana sürekli aynı şeyleri haykırıyordu. Saatlerce Felix'in sözlerini düşünmüştüm.
Bu sorgulama beni bir rüyadan uyandırmış zihnimin orta yerinde kocaman bir soru işareti bırakmıştı. Tüm o olayları yaşayan ben neden intikamımı almadım diye kendimi sorgulamaya başladım.
Yatağımdan doğrulup pencereye doğru hareketlenecekken ayak tabanımın halıda çıkardığı ses ile Felix'in gözlerinin aralanmasına sebep oldum.
Aldırış etmeden yanaştığım pencerenin yamacından gökyüzünü izlemeye koyuldum.
Hiç bulut yoktu. Dolunay tüm çıplaklığıyla göz kamaştırıyor, adeta içimdeki kasvete hüzünlü bir şarkı gibi eşlik etmek istiyordu.
O sıra da uykusu bölünen Felix yatağından doğrulup cılız bir esnemeyle beraber yanıma geldi ay ışığı gözlerini rahatsız etmiş
olacakki pencereye sırtını dönüp önünde ki çıkıntıya oturuverdi .- Neden uyumadın sen?
-....
- Bana bak Andre, bu ödlek çocuk rollerini git hanım evlatlarına sakla çünkü ben yutmam ve ağzını sıkı tutman gerektiğini unutma.- İyi geceler Felix Jastin.
Sırtıma kondurduğu elini çekip yatağına geri dönünce ben de pencerenin önünden ayrılıp yatağıma geçtim. Felix haklıydı ben olaydan ziyade intikam istediğimden durgunlaşmıştım.
İntikam duygusunu Felix'den başkasının anlamasını beklemek aptallık olurdu zaten.
Tüm bu düşünceler göz kapaklarımın yenik düşmesine yetmiş, uyuyakalmıştım. Fakat bu gece o kadar kolay bitmeyecekti. Rüyamda annemin katledilişini görüp uyanmıştım.
Artık sabrım kalmamış büyük bir öfke ile canımı yakan herkesten intikamımı alacağıma dair kendime söz vermiştim.
Bu kez kararlıydım ve can yakmak istiyordum. Başka yolu yoktu hayat ile aramda görülmesi gereken hesaplar vardı.
İki saat sonra Felix'in sabah antrenmanı için uyandıracağını bilerek uykuya daldım. Fakat o sabah, Felix diğer çocuklar ağzından laf kaçırmış mı diye kontrole çıktığından idman için beni uyandırmamıştı .Saatin ilerlediğini fark ettiğimde yatağımdan doğrulup kendi kendime idman yapmaya karar verdim. Felix gibi olmam gerekiyordu. Ancak o zaman, intikamımı alacak kadar güçlü olabilirim diye düşünüyordum.
Sabah antrenmanından sonra yemekhaneye girdiğimde bügün nöbetçi koğuşun bana eziyet eden üç sırtlan da olduğunu fark ettim.
İlk onlardan başlamam gerekiyordu, gün boyu gözümü ayırmadım. Tüm gün onlara nasıl zarar vereceğimi düşündüm ve nihayet akşam yemeğini boşaltma vakti gelince ellerinde yemek atıklarıyla çöp boşaltmaya çıktıklarında onları yalnız yakalama fırsatım olmuştu.
Arkalarından yürüyüp takip edince, iyice tenhada olduklarına emin olduktan sonra yerden aldığım büyükçe bir kavak ağacı dalı ile aralarına daldım.
Bana şaşkınlık ile bakarlarken elimdeki odun parçasını, uzun olana doğrultup vurmaya yeltenmişken birden duraksayıp içime çöken acıma duygusuna yenik düşmüş onlara zarar verememiştim.
Arkamı dönüp oradan uzaklaşacakken, içlerinden birinin sırıttığını fark edince duraksayıp yüzlerine baktım. Sırıtan çocuğun, çeneme levye ile vuran esmer çocuk olduğunu fark edince, o an gözümü kan bürümüş, insanlığımı bir köşeye bırakıvermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETRİCHOR
Fiksi UmumBulgaristan'ın Filibe ilinde, Balkan Dağlarının eteklerinde kurulmuş Karlıova (Karlovo) şehrinde, hayata gözlerini açan Andre, daha küçük yaşta babasının ölümüne sebep oluşunun pişmanlığı ile sınanmış. Babasız kalmanın en acı tecrübelerine tanık olu...