Yirmi Beş

43.3K 2.8K 1.8K
                                    

Arkadaşlar küçük bir bilgilendirme

Biz şu anda Ramazan ayına gireceğiz, Nisan'da falanız ama karakterlerimiz Ocak ayındalar haberiniz olsun FSDJKGŞLFSKDJFGŞLGDSSŞG

Bölümlerde de fark etmişsinizdir zaten montla falan çıkıyorlar dışarı. Söylemek istedim çünkü geziyi ramazan ayında yapamazlar zaten ve ramazan ayında yaşadıkları ile ilgili de güzel şeyler planlıyorum o yüzden küçük bir bilgilendirme değil de hatırlatma.

İyi okumalar...

----------------------------------

Otobüsten iner inmez derin bir nefes aldım. Uzun zamandır o2 almamıştık, iyi oldu bu. Evet oksijen demiyorum, o2 diyorum. Neden? Çünkü ders çalışıyorum. Hem de kimya. Çok zekiyim değil mi?

Kafamı sola çevirdim ve söylenerek çocukları bir arada tutmaya çalışan Ahmet Hoca'ya baktım.

''Oğlum, sırnaşma kızlara! Çocuklar, sigara içmek yok! En azından gidin ormanın içinde için. Kokuyor buralar. " derken Sırma'nın çığlıklarını duymamız ile hepimiz kafamızı sağ tarafa çevirmiştik.

Fatih, Sırma'nın saçına bağladığı halatı tutmuş peşinden sürüklüyordu.

Evet, bu bir yere kadar mantıklıydı. Fakat benim aklımda tek bir soru vardı. O halatı nereden bulmuştu? Diyelim ki yanında getirdi. Valiz getirmeyip halat getirme nedeni neydi yani?

Ahmet Hoca mırıldanarak sabır çekti. "Fatih!" dedikten sonra ağlar gibi bir ses çıkarttı ve elini alnına yasladı.

"Fatih, Sırma'nın saçını çekmeyi bırak evladım... İlkokulda mısın sen? Bu kızlara dokunma merakın ne anlamadım ki!''

Bunu üzerine Fatih, hızlı bir şekilde elindeki halatı yere fırlattı. Ardından ellerini göğsünde bağladı ve Ahmet Hoca'ya döndü.

"Hocam ben hiç dokunmadım, temas falan yok yani. Nazar olsam bile değmem ona. Hıh"

Ahmet Hoca derin bir nefes aldı ve ellerini beline koydu. ''Bıktım, yemin ediyorum bıktım. Emekli olacağım en sonunda'' diye mırıldandıktan sonra arkasını dönüp, yeni gelen otobüslerdeki öğrencileri sıraya sokmaya gitti.

Kafamı, yanımda duran Rana'ya çevirdiğimde o da aynı anda kafasını bana çevirmişti. Birbirimize bakıp kıkırdadık.

''Hadi evimizi bulalım'' Başımla onayladım ve ilerlemek için valizimi yerden aldım.

''Hayır kimse evlerini falan bulmuyor''

Arkamızdan gelen ses ile kaşlarımızı çattık. Yavaş adımlar ile döndüğümüzde, Kel Salih'in bize baktığını gördüm.

''Neden hocam?''

''Çünkü Ranacığım, herkesi sıraya koyacağız. Ona göre evlere gidilecek''

Kaşlarımı çattım. Herkesi sıraya koymak? Altmış kişiydik ve en sondaki ev de-

Bizimki...

''Hocam biz kendi evimizi biliyoruz oraya direk gitsek-''

''Hayır! Sıraya göre gidilecek. Her şey planlı ve düzenli. Bu düzeni bozmanıza izin veremem''

'' Ama ben veririm''

Arkamızdan gelen sese döndüğümüzde Ahmet Hocayı görmem ile gülümsedim. Asalete bak be! Adam be!

''Aman aman aman kim geliyooor? Kral geliyor! Kraliçe geliyor!''

Hepimiz birden, sağdan gelen sese dönüğümüzde tabii ki de Fatih'i görmüştük. Ellerini çırpıp, kıçının kenarını sallıyordu.

''Oğlum!''

Rus Damat||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin