''Ne...''
Elimdeki kolonya şişesinin son damlalarını Fatih'in kafasından aşağıya boşalttıktan sonra, boşalan şişeyi salonun bir köşesine fırlattım. Bir bütün kutu şişeyi üstüne dökmemize rağmen, hala kendine gelememişti çocuk.
''Fatih...'' Sırma, Fatih'in elini ovarken, Arda da Fatih'in yüzüne tokat atıyordu. Ama çocuğun tek yaptığı şey, kırk saniyede bir 'Ne' demekti.
''Ne...''
Bıkkın bir nefes verdikten sonra ayağa kalktım. ''Kalkın, biz gidelim hastaneye. Onun gelmesine gerek yok'' dediğimde kafasını anında bana çevirmesi ile sırıttım.
''Ne hastanesi?''
Arda, bıkkın bir soluk verdi. ''Oğlum geri zekalı mısın sen? Senin yüzünden hastaneye gidemiyoruz. Kardeşimizin cinsiyetini öğrenmek istemiyor musun?''
Fatih, elini tutan Sırma'nın elini anında bıraktı ve ayağa kalktı. Sırma'nın bir anlık şaşırmasına üzülsem de, bir şey diyemedim. '' Şimdi mi öğreneceğiz? Kaç aylıkmış ki?''
Arda, ayağa kalkıp Fatih'e döndü. ''Üç buçuk aylık'' dedikten sonra ekledi. ''Annemin, salamı bala bandırıp içine turşu koymasından anlamalıydık...''
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken, nedensizce midem bulanmamıştı. Şimdi düşündüğümüzde ekşi ve tatlı... aslında güzel bir ikili olabiliyorlardı. Sonuçta Ekşi Yüz de bir sakızdı ve ben tadını beğeniyordum.
Bir anda kapının açılması ile, hepimiz kafamızı sağa çevirdik. Fatih'in babası, elindeki arabanın anahtarını bize çevirip sallarken gülümsedi.
"Hadi gidelim."
"Ama Fatih daha-"
"Çekil yoldan babalık, gitmemiz gereken bir hastane var!"
Fatih'in bir anda ayağa kalkıp kapıya doğru koşması ile neye uğradığımızı şaşırdık. Dakikalardır ayıltmak için uğraştığımız çocuk, saniyeler içerisinde ayaklanmıştı. Babasını ittirerek odadan çıktığında, hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.
"Hadi gidelim o zaman."
Arda'nın söylediği ile hepimiz başımızı onaylarcasına salladık ardından dışarı çıktık. Arabaların olduğu alana geldiğimizde, hangi arabaya bineceğimizi şaşırdığımız için boş boş etrafa bakınıyorduk.
''Yahu gelsenize! Ne diye orada boş boş dikiliyorsunuz?''
Sol taraftan gelen sese doğru kafamızı çevirdiğimizde, Fatih'in siyah BMW lerden birinin üstüne çıktığını görmüştük. Hepimiz şaşkın bir şekilde ona bakarken, sürücü koltuğundan kafasını çıkartan kişi bizi daha da çok şaşırtmıştı.
''Ne ediyorsunuz boş boş? Torun görmeye gidiyoruz hayde!''
Belma Babaannenin ehliyeti olduğunu bilmiyordum. Vay be, kadına bak. On parmağında on marifet.
Gülerek arabaya doğru ilerlemeye başladığımızda, hepimizin o arabaya sığmayacağını fark ettiğimde durdum. Yanımda yürüyen Arda'ya kafamı çevirdim. ''Siz o arabayla gidin, biz arkanızdan babamın arabası ile geliriz.''
Bir kaç saniye durduktan sonra başıyla onayladı. Gülümsedim ve arkamızdan gelen Sedeflere döndüm.
''Biz babamın arabası ile gideriz.''
''Tamam ben sürerim.'' dedi Erkin ve gülümsedi.
''Sen daha ekmeğine reçel süremiyorsun, araba mı süreceksin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rus Damat||Texting
HumorBilinmeyen: Biz evlendiğimizde bir futbol takımı kurunca Rusya mı olacaz Türkiye mi? Bilinmeyen: Bence ortada buluşalım Karadeniz Milli takımı olsun Bu ismdeki ilk hikayedir. Tüm hakları saklıdır. En ufak bir (ç)alınma durumunda yasal haklarımı kull...