3 : oğlumla vakit geçirmek

13.8K 1K 368
                                    

"Oha, bunlar niye bu kadar pahalı?" dedi kafasını bilgisayarın neredeyse içine sokmuş olan Jimin hyung. Şoktan ona cevap veremedim. Suho kreşteydi ve Jimin hyung bana gelmişti. Şu an birlikte bilgisayardan Kim Taehyung'ın konseri için bilet bakıyorduk fakat bilet fiyatını görünce Suho'ya verdiğim sözü tekrar düşünmüştüm. Aptal bir adamın aptal konseri için bu kadar para vereceğime inanamıyordum.

"Suho'ya şarkıyı ben de söylüyorum. Konsere bu kadar para vermeye gerek var mı?" diye şok olmuş olmuş bakışlarımla birlikte Jimin hyung'a sordum. Tamam, ünlü bir şarkıcının konseriydi fakat biletlere servet değeri de biçilmezdi ki!

"Eğer eksik kalıyorsa borç verebilirim yani, rahat ol Jeongguk." diyerek omzumu sıvazladı Jimin hyung. Kafamı 'hayır' der gibi iki yana salladım. "Teşekkür ederim hyung ama gerek yok. Sadece bu aylık Suho'ya aldığım abur cuburları azaltmam gerekecek."

"Çok geçmiş olsun o zaman kardeşim." diyerek sırtımı patlatladı ve kendini koltuğa attı. "Yine de bir problem çıkarsa ne yapacağını biliyorsun." Omuzlarımı düşürdüm. Suho'ya söz vermiştim ve sözümü tutacaktım. Biletler tükenmemişti; zaten hangi aklı selim bu fiyata bilet alırdı ki?

Ellerim titreye titreye kredi kartımın bilgilerini girdim. Bilet satın alma işi bittikten saniyeler sonra telefonum titredi. Açıp baktığımdaysa, konser alanına girebilmek için göstermem gereken anlamsız bir kod gördüm.

Konsere gidecektik ve Suho buna çok sevinecekti.

"Aldım hyung." diye Jimin hyunga haber verdim. Başını anında bana doğru çevirerek şokla konuştu. "Harbiden mi? Ben cayacağını düşünüyordum." Ardından sıkıntılı bir ifadeyle eliyle dizine vurdu. "Seni nasıl Suho'ya kaptırdım ben ya? Benim babam olmalıydın."

Kıkırdayarak ona baktım. Ardından telefonumun alarm sesi duyuldu. Masada duran telefonumu elime alıp çalan alarmı kapattım. Suho'yu almak için evden birazdan çıkmalıydım. Dalar giderim ve Suho'yu almaya geç kalırım diye korkuyordum, ben de bu yüzden alarm kurmuştum. Daha geç kaldığım zaman olmamıştı fakat bu olmayacağı anlamına da gelmezdi.

"Hyung, ben bizimkini almaya gidiyorum. N'apacaksın, burada mı duracaksın yoksa benimle gelecek misin?" diye ayaklanarak sorduğumda kafasını geriye atıp gözlerini dinlendiren Jimin hyung, yerinden doğrularak "Ben de geleyim. Oradan da eve geçerim." dedi.

Kaşlarımı hafifçe çatarak "Neden, biraz daha vakit geçirseydik beraber. Hem Suho çok istedi; bugün onunla pasta yapacağız. Sana ayırırım tabii ama taze taze yemek daha iyi olur." dedim. Jimin hyungsa omuzlarını silkip "Daha fazla burada kalamayağım gerçekten. Zaten patron olacak kendini beğenmiş herif tonla iş verdi." diye yakınınca umutsuzca kafamı aşağı yukarı salladım. Jimin hyung ile vakit geçirmeyi çok seviyordum ve açıkcası eve gitmek zorunda olduğu için biraz üzülmüştüm.

"Peki o zaman, hırkamı alayım da öyle çıkalım." diyerek onu orada bırakıp odama doğru koşar adım gittim ve sandalyenin sırt kısmına asmış olduğum ince hırkamı olarak üzerime giydim. Jimin hyungun yanına geri döndüğümde, "Haydi, çıkalım o halde." diyerek ayaklanmasını sağladım. Kapının biraz ötesinde duran duvara asılı anahtarlıktan arabamın anahtarını alarak hırkamın cebine koydum. Bu arabayı almak için çok uğraşmıştım. Evet, son model bir araba değildi fakat işimizi fazlasıyla karşılıyordu.

"Sana hâlâ araba konusunda güvenmiyorum Jeongguk-ah." Jimin hyungun söylediği şeyle aniden ona doğru döndüm. Bu sırada ayakkabılarını giyiyordu. Ben, "Ben senden daha güzel kullanıyorum bir kere! Hah, neyime güvenmiyorsun ya? Güvenilmeyecek yerim mi var?" diye atarlanınca eğildiği yerden doğruldu ve kıkırdayarak konuştu.

idol's baby § taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin