27 : Heartstopper

5.3K 483 363
                                    

bolum gelsin diye rituel falan yapacagini yazan vardi... vicdan azabindan oleyim mi istiyosunuz ya

alin bolum

ayrica isteyen olursa instagramdan takiplesebiliriiiiz!!!! profilimde link var,,, istek atin ben de doneyiim size🤭🤭

iyi okumalar👋🏻👋🏻

"Oğlum, hadi kalk. Okulumuza gideceğiz." diyerek yanı başında oturduğum Suho'nun alnına değen saçlarını elimle geriye doğru taradım.

Birkaç mırıldanma çıktı ağzından ve saniyeler sonra uyku dolu gözlerini araladı. "Kalk hadi." dedim ve üzerindeki örtüyü kaldırarak ayak ucuna doğru iteledim. Yattığı yerden başını salladı ve, "Uyanacağım şimdi." diye söylendi. Onun bu haline yavaşça gülümsedim. Suho'ya biraz daha uyuması için az da olsa vakit verebilmek adına oturduğum yerden kalktım ve kıyafet dolabına giderek bugün giymesi için kıyafet çıkardım.

Suho'yu geçen gün servise yazdırmıştım, artık onu götürüp getirmek için birilerine ihtiyaç yoktu. Üstelik Taehyung da evine dönmüştü ve arabam olmadığından Suho'yu okuluna götürmem epey zahmetli olurdu. Taehyung Suho için bir araba yollamayı tektif etmişti, onu götürmesi için. Fakat en sonunda bir servis ayarlamakta karar kılmıştık. Servisin ücretini o karşılayacaktı. Ayrıca sigorta şirketinden arabamın parasını almam için de uğraşıyordu.

Taehyung'un yaptığı şeyler çok hoşuma gitmişti. Ama son birkaç gündür birbirimizi ne arıyor ne soruyorduk. O günden sonra aramızdaki ilişki daha ciddileşmişti. Beni bir şeyler sormak için arayan Taehyung artık aramıyordu. Zaten arasa da o kadar uzun konuşmuyorduk.

Sıkıntı içinde nefes vererek elime aldığım kıyafetlerle birlikte arkama döndüm ve Suho'nun başında dikilmeye başladım. Keyfim kaçmıştı ve artık gülümsemiyordum. "Suho kalk hadi." diyerek elimdeki katlı kıyafetleri yatağına koydum. Bir anda tahammülsüz birine dönüşmüştüm.

Zaten Taehyung o çantayı bana da almamıştı. Birbirimize hediyelerimizi vermiştik ama Taehyung'un bana verdiği hediye o güzelim çanta değildi. Benim için çok da önemli değildi, zaten çanta kullanmayı pek sevmezdim.

Dudaklarımı büzerek, "Hadisene oğlum." dedim. Kalkması lazımdı, daha kahvaltısını yapacaktı.

*

"Hyung, ben gelmeyeyim ya." dedim elimdeki bulaşık makinesinden çıkardığım bardakları rafa dizerken. "Hem Suho gelecek okuldan evde onu beklesem daha iyi olur gibi."

"Ne diyorsun Jeongguk? Çocuğun gelmesine daha çok var, gel işte benimle. Ne güzel birlikte vakit geçireceğiz."

Jimin hyunga dönerek ona baktım. "Hyung ben onları tanımıyorum ki. Bi' sen varsın tanıdığım." Kaşlarını çattı ve oturduğu sandalyede geriye yaslandı. "Ne demek tanıdığın bir tek ben varım? Yoongi var, Taehyung var. Hem Taehyung'un ağabeyiyle de tanışmamış mıydın sen?"

Omuzumu silktim. "Yine de gelmem garip olmaz mı?" diye sordum.

"Ne olacak Jeongguk'um ya? Asıl gelmezsen garip olur." Jimin hyungun dediği şeyle birlikte başımı hafifçe salladım ve bulaşık makinesini boşaltmaya devam ettim. Taehyung'la görüşmeyi pek istemiyordum çünkü son yan yana geldiğimiz zamanlarda aptalca şeyler yapmıştık. İkimiz de yaşanan şeyden dolayı birbirimizden utanıyorduk ve rezil hareketler sergiliyorduk.

Onca insanın içinde rezil olmayı gerekten istemiyordum. Ama Taehyung'u görmeyi isteyen tarafım da ağır basıyordu ve ikilemde kalmıştım. Ben Taehyung'u görmeyi, onunla konuşmayı istiyordum fakat onun bu konuda ne düşündüğünü kestiremiyordum.

idol's baby § taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin