7 : birlikte bir yemek

11.3K 914 286
                                    

Kim Taehyung

Kapının çalmasıyla başımı telefonumdan kaldırdım. Evimde oturuyordum ve çok yorgundum ayrıca moraliminde pek yüksek olduğu söylenemezdi. Eğer Seokjin hyung gelmişse büyük ihtimalle tekrar kavga ederdik fakat benim bırak kavgayı nefes alacak takatim kalmamıştı.

Görevli kadının kapıyı açmasını bekledim. İçeriye giren kişiyi gördüğümde sırıtarak yerimden kalktım. On gündür falan görüşemiyorduk ve ben onu gerçekten özlemiştim. "Hyung!" diye cilveli şekilde yanına ilerleyip ona sarılmaya kalktığımda ellerini kendine siper ederek "Fazla temasa hiç gerek yok." demişti fakat benim bu dediğini umursayacağımı düşünmesi büyük hataydı.

"Yoonie hyung..." diye ona sırnaşarak kollarımın arasına sıkıştırdım. Son sıralarda aşırı bir yoğunluk içerisindeydim ve benim müsait olduğum günler de o flörtleştiği kişiyle birlikte oluyordu, sonucunda onu özlemiştim.

"Taehyung yeter artık. Tamam, bırak beni; gidermişsindir özlemini sanırım." Beni kendinden uzaklaştırarak suratını buruşturdu. Ben de dudaklarımı büzerek tatlı şekilde konuşmaya çalıştım. "Hyungie neden beni sevmiyorsun?"

Eliyle ağzıma vurdu. "Çok çirkinsin, gözlerime işkence etmeyi bırak lütfen." deyince kaşlarımı çatarak "Ama flörtleştiğin çocuk sana sırnaşınca hiç sorun etmezsin değil mi? Garezin sadece bana. Tabii o sana şirinlik yapmak yerine seni tehdit ederek çocuk baktırıyordu, unutmuşum ben." dedim. Bu dediğime bozulmuş gibi suratı düştü. O gün telefonda bana uzun süre dert yanmıştı. Düşüncesi çocukla birlikte romantik bir gün geçirmekti fakat birlikte, görüştüğü beyin arkadaşının çocuğuna bakmışlardı.

"Of, hatırlatma bana o lanet günü. Ben herifle vakit geçiririm diyorum ama gel gör ki bana 'Eğer birlikte küçük arkadaşıma bakmayacaksak görüşmemizin anlamı yok.' diyor." Söyledikleriyle birlikte küçük bir kahkaha atıp koltuğa doğru ilerledim. Yoongi hyung gelmeden önce oturduğum koltuğa oturdum. O da karşımdaki koltuğa oturdu. Aslında buna pek oturmak denemezdi çünkü koltuğun yarısını kaplıyordu.

"Bu arada Seokjin hyung sana baya sinirlenmiş. Senin ne kadar umursamaz bir aşağılık olduğunu betimleye betimleye bitiremedi. Pardon da, n'aptın yani? Melek adamı çıldırtmışsın." Pişkin pişkin gülümseyerek söylediği şeye atarlanarak karşılık verdim.

"Sorma ya hyung! Zaten Jennie'yle tartışmışız-" dememi, "Jennie'yle mi tartıştınız? Neden?" diyerek bölmüştü. Omuzlarımı düşürdüm. Az önceki hiddetimden üstümde bir parça kalmamıştı. "Onu aldattığımı düşünüyor." dedim olabildiğince kısık sesle. Onu aldattığımı söylüyordu ama ben kimseyi aldatmazdım ki. İnsanlara saygım vardı; eğer sevgilimi sevmiyorsam ondan ayrılırdım, onu aldatmazdım.

"Neymiş, makyözüm bana karşı ilgiliymiş. Adam benimle ilgilensin diye maaş alıyor zaten." Kaşlarını kaldırarak devam etmemi işaret etti. "Onu kovdurtmam gerektiğini söyledi, ben de öyle yetenekli bir adamı bırakmak istemediğimi söyledim. Bunun nedenini o adama âşık olduğuma bağladı."

"Peki..." dedi ve biraz duraksadı; sonra, "Seokjin hyung buna mı sinirlendi? Sizin ayrılmanızı istemiyor muydu?" dedi.

İç çekerek "Bilirsin küçük çocuklar ona çok tatlı geliyor ve onları kıramıyor. Konserde de bulmuş el kadar birini kulise getirmiş. Jennie'yle tartışmışız, onun siniri var üzerimde. Dedim ki, benim işim var tüm fanlara kulisimde imza falan mı vereceğim diye. Çocuğun babası bir delirdi, oğlumla böyle konuşamazsın diye. Tartıştık biraz. Seokjin hyung ondan sinirlenmiştir. Zaten adam da manyağın tekiydi, bu çocuk benim karnımdan çıktı, diyerek dikiş izi falan gösterdi." dediğimde yerinde anında doğruldu.

idol's baby § taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin