9 : görmezden gelelim

10.5K 946 310
                                    

Masa oldukça sessizdi. Hepimiz yemeklerimizi olabildiğince sessiz yiyorduk. Öyle ki masada çatal sesi dahi ara sıra çıkıyordu. Tabii bu sessizliğe Suho'ya yemek yedirmek için kırk takla atarak verdiğim vaadler dahil değildi. Yemek yemeyi reddediyor ve söylediğim her şeye burun kıvırıyordu. Bu beni daha çok geriyordu. Zaten yanımda oturan kırmızı saçlı adamdan dolayı rahat değildim, üstüne birde Suho'nun gün bitene kadar aç kalacağını düşünmek bayılmak istememe yol açıyordu. Çünkü Suho akşam yemeği yemezse ertesi güne kadar aç şekilde bekliyordu. Onu küçükken yemesi için zorladığımda birkaç dakika içerisinde kusmuştu, o yüzden eğer yemek yemezse onu zorlamıyordum. İsteyince söylüyordu zaten.

Ayrıca neden bu kadar garip huyları vardı, bilmiyordum.

"Ay!" diye yüksek fakat kısa süreli haykırışı işittiğimde, çaprazımda oturan Yoongi'ye baktım. Jimin hyung masadan kaptığı peçeteyle onun tişörtünü silmeye başladı. "Özür dilerim Yoongi. Canın yanıyor mu?" diye telaşla konuşunca "Ne oldu?" diye yerinde iyice dikleşip merakla konuştu Taehyung.

"Üstüne kaynar yemeği döktüm. Gerçekten üzgünüm Yoongi." diye Taehyung'a bakmadan onu cevapladı Jimin hyung.

Yoongi, "Özür dileme Jimin, bir şey olmadı." deyince "Nasıl olmadı? Yaktım ya seni." diye itiraz etti. "Gel üzerine farklı bir şey vereyim."

"Gerek y-"

"Gerek var." dedi ve bize döndü. "Birazdan geleceğiz. İyi anlaşın." der demez yanında duran adamın elini tuttu ve birlikte masadan kalkıp giderek mutfakta arkalarından onları anlamsızca izleyen bizi bir arada bir arada bıraktılar.

"Hastaneye mi gidecekler?" diye dudaklarını büzerek konuşan Suho'ya gülümseyerek cevap verdim. "Hayır babacığım. Sadece kıyafetlerini değiştirecekler." dedikten sonra sonra masada bir daha konuşulmadı ve ben de ona yemek yedirmek için uğraşa girdim.

Bir süre sonra, "Neden yemiyor?" diye kısık ve çekingen sesi duyduğumda yanımdaki adama baktım. "Seni ilgilendiriyor mu?" diye terslediğimde başını önüne eğdi. Saniyeler sonra bana tekrar bakarak yine kısık tonda konuştu. "Biliyorum, çok kabaydım. Seninle ve oğlunla o şekilde konuşmamalıydım. Ama kendimce nedenlerim vardı. Yoongi hyunga gerçekten değer veriyorum ve bu sofrada olmam onu mutlu edecekse, burada olurum. Bu yüzden daha önce yaşanılanları görmezden gelelim."

"Bu mu yani?" dedim şaşkınlıkla. "Gel ağzıma sıç, sonra da 'görmezden gelelim' de."

"Sen de benim ağzıma sıçtın ama." diye bir çocuk gibi kendini haklı çıkarmaya çalışınca "Sus." diye atarlandım. "Çocuk var burada, düzgün kelimeler kullan."

"Sen de az önce kullandın." diye tekrardan itiraz ettiğinde, "Sus." diye tekrarladım ben de. "Kendini masum göstermeyi bırak." dediğimde bir şeyler mırıldandığını duydum ama anlayamadım. "Ne dedin?" diye sorguladığımda, "Hiç." dedi omuzlarını silkerek. "Bir şey demedim. Yanlış duydun galiba."

Üstüne düşmeyerek önümdeki tabağa odaklandım ve çubuklarıma aldığım küçük bir lokmayı Suho'ya doğru uzattım. "Oğlum, aç ağzını bakayım."

Kafasını zıt yöne çevirerek beni reddetti. "Suho..." diye mırıldandım. "Yemek istediğin başka bir şey mı? Yapabilirim istersen." dedim onu ikna etmek için nazik bir sesle. "I-ıh." diye reddetti. Ben sıkıntıyla bir nefes aldığımda Taehyung'ın, "Benim yedirmemi ister misin?" dediğini duydum.

Suho onu kâle almadan kollarını göğsünde birleştirmiş şekilde durmaya devam ettiğinde, "Benim kucağıma gel istersen, birlikte yiyelim. Olmaz mı?" diye bir teklifte daha bulundu. Ona merakla bakarak bir cevap vermesi için, "Suho." diyerek onu teşvik ettim. Birkaç saniye sonra, "Olur." diye sessizce kafasını sallayarak onayladı.

idol's baby § taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin