10 : görüşürüz

10.8K 876 425
                                    

Duyduğum sesle mırıldanarak yastığıma sarıldım fakat bu sesin alarmıma ait olduğunu farketmem saniyelerimi aldı. Yan tarafımda duran telefonuma uzandığım ve hâlâ açamadığım gözlerimle zar zor alarmı kapattım. Hafifçe esneyerek yanımda uyuyan Suho'ya döndüm. Bugün salon camını silecektim sonra kahvaltı hazırlayıp Suho'yu uyandıracak okuluna götürecektim. Oradan da işe gidecektim. Günüm fazla doluydu ve her şeyi yapabilmem için ne kadar istemesem de sabahın çok erken bir saatinde kalkmak zorundaydım.

Suho'yu uyandırmadan kalkım ve tuvalete gittim. Duş almak istiyordum fakat az sonra cam sileceğimden ve bu yüzden canım çıkacağından bu fikirden hemen vazgeçtim. İki kere duş alarak zaman kaybedemezdim.

Banyo dolabını açarak içinde duran temizlik malzemelerini çıkardım. Salonun camı normal camlara göre büyüktü; o yüzden silmek için sprey kullanmıyordum, onun için ayrı bir temizlik suyu hazırlıyordum ve sonrasında sprey ile siliyordum.

Bir kova çıkardım dolaptan ve yarısından biraz fazla olacak şekilde içine su doldurdum. Birkaç temizlik malzemesini de kattıktan sonra silmek ve kurulamak için iki tane bez alarak salona gittim.

Salona girdiğimde etrafa bakındım, her yer dağılmıştı ve benim burayı toplamam gerekiyordu. İşe perdeleri çıkarmakla başlayacaktım. Beni çok zor dakikalar bekliyordu.

"Tanrı yardımcım olsun."

*

Sessizce yatak odama girdim ve Suho'yu rahatsız etmemek adına yavaş ve temkinli şekilde kıyafet dolabımı açtım. Rafta katlı halde duran siyah kot pantolonumu aldım. Üzerine giymek içinse askıdaki beyaz yarım kolu olan bol tişörtümü alarak alttaki çekmeceden iç çamaşırımı çıkardım. Çoraplarımı da aldıktan sonra belimde havlu ve kucağımdaki kıyafetlerimle birlikte giyinmek için tekrar banyoya gittim.

Giyinince havlumu nemi gitsin diye duşakabinin üzerine astım. Çamaşırlar şu an yıkanmayacaktı ama havluyu ıslak halde kirli sepetine atarsam büyük ihtimalle kokardı. O yüzden öncelikle havluyu asmıştım.

Mutfağa ayaklarımı sürükleyerek vardığımda bıkkınlıkla soludum. Kahvaltıda ne hazırlayacağımı bilmiyordum ve aklıma tosttan başka bir şey gelmiyordu. Tost yapıp yanında da süt ısıtırsam Suho için doyurucu bir kahvaltı olurdu. Beslenme çantasına koymak için de patates püresi hazırlardım.

Aklıma neler yapabileceğim ile ilgili fikirler doluşunca hevesle gülümsedim. Önce tost ekmeklerini sonra buzdolabından kaşar peynirini çıkardım. Tost makinesini ısınması için açarken ben de ekmeklerin içine peynirleri yerleştiriyordum. Makinenin ısınması için bir süre daha beklemek adına sütü çıkarttım ve kaynaması için orta boyutta bir cezveye koyarak ocağa yerleştirdim. Daha sonrasında hazırladığım tostları makineye yerleştirmiş ve patatesleri soymaya başlamıştım.

Tostlar olunca yaptığım işi yarım bırakarak makineyi kapattım ve ocağın yanına giderek sütün durumuna baktım. Sütün yeterince ısındığını düşünerek ocağı da kapattım. Tostları tabağa, sütü de bardağa koyduktan sonra odaya Suho'yu uyandırmak için gittim. Odadan içeriye sessiz adımlarla ilerleyerek yatağın boş tarafına oturdum. Suho'nun saçlarıyla oynamaya başladım.

"Oğlum, hadi uyan." diye söylendiğimde gözlerini yavaşça açarak mırıldanmaya başladı. "Suho, kahvaltın hazır; hadi kalk tuvalete gidelim."

"Baba..."

"Benim, Suho. Kalk artık, tost yaptım." diyerek yanağını okşadım. Gözlerini açıp bana baktıktan sonra kollarını açarak bana doğru uzattı. Ona uzanarak kucağıma aldım ve onunla birlikte tuvalete doğru gittim. Suho'nun tuvalet eğitimini kısa sürede kavramış olması işime yarıyordu, bez sıkıntısından kurtulmuştum.

idol's baby § taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin