Donup kalmıştı. İyi niyetlerle atılmış bir adımın nasıl buralara ulaşabildiğini anlayamıyordu bir türlü Yeonjun. Stüdyoyu henüz terk etmiş olan Pia'nın arkasından öylece bakarken içinde bulunduğu durumun kendi için daha da kötüleşeceğine dair bir fikri yoktu henüz; ancak zaten bu kadarı bile yeterince kötü değil miydi?
Hayır.
Kesinlikle aptal değildi, sadece kaynağı bile belli olmayan bir twitter haberine olan ilginin ne kadar süreceğinden emin değildi. Tweet yeni açılan bir hesap tarafından paylaşılmış ve diğer fanların onu savunmak için tweetler atmaya başlamasıyla yayılmıştı. Çoğunlukla böyle şeylere itimat edilmezdi. Fanlar tarafından birleştirilen fotoğraflar ya da yazılan hikayeler her yerdeydi. Youtube bile birbirine yakıştırılan idollerin saçma sapan gerçek ilişki ipuçlarıyla doluydu. Bugüne kadar kimsenin başına bu videolardan bir şey gelmezken bir twitter haberi yüzünden kazığa çakılması saçma olurdu.
Yeonjun açıkçası bütün bunları düşünerek korumuştu sakinliğini fakat bu spekülasyonun ardında olan kişinin oldukça sistematik bir şekilde çalıştığını tahmin edemezdi. Basit bir iddianın neden bu kadar büyüdüğüne bir türlü kafasının basmaması bu yüzdendi. Şaka gibiydi ama ertesi gün isimleri tüm netizenlerin dilinde ve de magazin sayfalarının manşetindeydi. Kore'ye dönme isteği sıfırlanmıştı. Günün sonunda İngiltere toprakları bile artık o kadar da huzurlu görünmüyordu gözüne fakat yapabileceği bir şey yoktu.
Uçağın kalkmasını beklerken dikkat çekmeyecek bir şekilde bir köşede beklemişti. Bu noktadan sonra Kore'ye döndüğünde başına gelecek şeyleri az çok tahmin edebildiğinden dolayı ağzını bıçak açmıyordu. Oysa bu durumdan kimseyle muhatap olmayarak kurtulamayacağını çok iyi biliyordu. Uçaktan indikten hemen sonra şirketleri ile bir toplantısı vardı ve bu acil toplantının konusunun ne olduğu ise aşikardı.
Haberler konusunda ne yapılabileceğini düşünmeyi ertelemek bir işe yaramayacak olsa da öyle yapmıştı. Uçuş boyunca gözünü kapatıp dinlenmeye çalışacaktı. Onu bekleyen zorlu döneme karşı durabilecek kadar enerjik olması gerekiyordu fakat Yeonjun içi sömürülmüş bir ruha benziyordu. Belki de bundan sonrasında başına geleceklerin kendi de dahil kimse için bir önemi olmazdı. Yolun sonuna geldiğini hissediyordu ve oradan dönüş olup olmadığını bilmiyordu. Hisleri karmakarışıktı. Buna rağmen neler olacağının farkındaydı. Ölüm günü tescillenmiş bir mahkum gibi bekliyordu celladını. Hasta ve yorgundu. Sadece canının yanmayacağını sanmıştı fakat o kadar çok kanamıştı ki kendi bile şaşırmıştı.
Kore hava alanına indiğinde yaşadıkları karmaşaya yabancı olmasa da bu seferkini anlatmaya kelimeler yetmezdi. Sasaengler yüzünden bugüne kadar satışa sunulan kişisel bilgilerin yanında uçuş saatleri hiçbir şeydi. Kore'ye ne zaman döneceklerini kimseye haber vermemiş olmalarına rağmen karşılama komitesi karşısında duruyordu. İsmini bağıran fanlar, yüzüne patlayan flaşlar ve onca kalabalık arasında ilerleyebilmesi için zorla yol açmışlardı.
Yeonjun kısacık bir an dışında kafasını kaldırıp kimseye bakmadı bile. Ona denilen her neyse onu yapmaya çalışıyordu. Tüm internet ve de camia ikinci kez aynı spekülasyonla çalkalanırken hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi ona göre en doğru olan olsa da şirketi mahcup görünmesi gerektiğini söylemişti. Yarın bir gün haberlerde fanlarının yüzüne bakamadığına dair bir yazı çıkacağına son derece emin olsa da doğru olanın bu olduğundan yeterince emin olamıyordu.
Suçunu kabul etmiş gibi göründüğünü düşünüyordu Yeonjun. Oysa ne onun ne de ona bir abla gibi yaklaşan kadının suçu yoktu. Sadece işlerini yapmışlardı. Bu arada ise kendilerine dair bazı özel anıları paylaşmışlardı. Bu oldukça doğaldı. Her ne kadar fanlarının gözünde ulaşılmaz ilahi bir varlık gibi olsalar da sıradan birer insandılar sonuçta. Diğer herkes gibi paylaşmaya ve de iletişim kurmaya ihtiyaçları vardı. Her gülümsedikleri ya da yan yana oturdukları kişi sevgilileri ya da sevgili adayları değildi. İnsanların nasıl olup da böylesine temel bir ihtiyacı göz ardı ettiklerine anlam veremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Black) Onyx || Txt~Soogyu
FanficHayır, onun için sıcak bir yer yoktu.. Sıcak bir yuva ya da kucak... Adım atacak tek yer... Sığınacak tek liman... Belki de bu yüzden... Artık yaşamaya çalışmayı bırakmalıydı.