- Bölüm 16 -

26 2 0
                                    

İnsanların neden başkalarını aşağılamaya ya da eleştirmeye bu kadar meraklı olduğunu hiçbir zaman anlayamamıştı Yeonjun.

Yabancı ülkelerin farklı olduğunu sanırdı; ancak son yaşadığı olayla birlikte öğrenmişti ki onlar da etiketler yapıştırmayı ya da hikayeler uydurmayı en az kendi halkları kadar seviyordu.

İnsana rahat vermeyen yine insandı ve dünya üzerinde insandan kaçınabileceğin de tek yer yoktu.

Ne yazık ki bu gerçeği ağır bedeller ödeyerek öğrenmişti ve o bedelleri hala da ödüyordu.

Buna rağmen daha önce de belirttiği gibi elinden bir şey gelmiyordu.

Bilinçlenmek ya da kendini geliştirmekle çözülebilecek bir sorun olsa da bu, yeni yetişen nesil bile yetersiz kalıyordu.

Kimse büyüklerine saygılı davranmalarının gereksiz olduğunu söylemiyordu fakat yaşlı beyinlerin onlara bıraktığı kültürü tazelemek geleceklerini kurtarmayacaktı.

Her şey eski tas, eski hamam devam ettiği sürece de daha birçok yaşıtlarını kurban vereceklerdi bu yozlaşma uğruna.

Üzücüydü. Baskının ne demek olduğunu anlayamayan ve parmakla gösteren insanlar sonrasında bile konuşmaya devam ediyordu.

İnsan ne olursa olsun başına gelen kötü şeyleri hak etmezdi. Jennie de etmemişti. Hele Yeonjun ise hiç etmemişti.

"Neee?"

Jennie üç kere tekrarladı şaşkınlıkla.

"Bay... Bay Kai Kim'den mi kast ediyorlar?"

"Hmm... Emin değilim ama galiba."

Kıza emin olamayarak bakmıştı. Hangisi olduğu konusunda kesin bir şey söyleyemiyordu, zira dedikoduları duyar duymaz diğer kızın çenesini kapamaya çalışmıştı.

Ona ayrıntıları sormak durumu onayladığı anlamına gelirdi.

Böyle şeyleri sorgulamanın da bir anlamı yoktu zaten. Ne de olsa çoğunlukla gerçekleri yansıtmazdı söylentiler.

"Uzun zamandır şirketin kendi dans hocasıyla görmüyorum sizi zaten. O yüzden o olması mantıklı geldi."

Jennie'nin panik yapıp kendini kötü hissedeceğini düşünmüştü fakat karşılaştığı tepki biraz daha farklıydı aslında.

Bu durum içinin rahatlamasına neden olmuştu. Herkes hakkında çıkan asıllı ya da asılsız haberlere aynı şekilde tepki vermiyordu. Bütün bunlara dayanamayıp intihar eden meslektaşlarını düşününce de işin ne boyutlara varabileceğini tahmin etme ihtiyacı doğmuyordu. İşin ne boyutlara varabileceği zaten gün gibi ortadaydı.

Jennie ise... Sanki aksini tercih eder gibiydi.

"Ah keşke! Bana o gözle baktığını hiç sanmıyorum ama..."

Yeonjun kıza şöyle bir baktı: bu neydi şimdi?

"Yani... Aslındaaaaaa... Dedikodular tam olarak dedikodu değil mi?"

Yakaladım seni gibi bir ifadeyle kıza baktı. Yüzündeki gülümseme girmek üzere olduğu ciddiyetsiz tavırları önden ele veriyordu.

Böylesine bir tepki beklediğini söylese yalan olmazdı ama Jennie için sevinmişti doğrusu.

Her ne kadar tek taraflı bir hayranlık, ya da adına ne derseniz deyin işte, olarak görünse de bu kızı kamçılayacak bir şeyler olması belki de en iyisiydi.

Yeonjun'un her şeye olan tutkusunu neden kaybettiğine dönecek olursak neden böyle bir şeyi bir kayıptan çok kazanç olarak gördüğü kolaylıkla anlaşılıyordu. Tıpkı Yeonjun gibi Jennie de olduğu noktaya gelebilmek için çokça çalışmış ve de birtakım fedakarlıklarda bulunmuştu.

(Black) Onyx || Txt~SoogyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin