Traineelerin arasına dönmesinin üzerinden yalnızca birkaç ay geçmişti ama Yeonjun için sanki bir ömür gibi geliyordu burada geçirdiği günler.
İnsan ait olmadığı yere alışamazmış.
Bir zamanlar kendini bu dans stüdyosunda ya da yurtta güvende hissederken şimdi her şey üzerine üzerine geliyordu.
Sadece kendisi değil, diğer traineelerin de ona alışamadığına emindi genç adam.
Yeonjun'un varlığı kendilerini tehdit altında hissetmelerine neden oluyor, ya ondan nefret ediyorlar ya da yapımcı ile konuşup onlara idol olma yolunu açacağına inanarak Yeonjun'a yalakalık yapıyorlardı.
İkinci gruptan daha az haz eden genç adamın şayet yapımcılar üzerinde biraz gücü olsaydı bu gücü kendi için kullanırdı; ancak insanlar anlamıyordu. Bu şaşalı hayat hemen hemen hepsinin gözünü kör etmiş ve mantıklı düşünme yetilerini ellerinden almıştı. Özellikle kız traineeler...
Kulağa cinsiyetçi gelebilirdi fakat öyle değildi. Mideye inen bir küp buz yüzünden enerji yoksunluğu çekiyor sanırsınız. İş bir şeyler için birbirlerinin saçını başını yolmaya ya da dedikodu yapmaya geldiğinde eğitimde göstermedikleri kadar coşku gösteren bir grubun varlığı Yeonjun'u şaşırtıyordu.
Durum hepsi için bir değildi elbette.
Ancak buraya geldiğinden beri kulağına çalınan dedikoduların yüzde seksen beşi kız traineeler arasından çıkmıştı.
Yeonjun aralarından bir iki tanesini önceki traineelik dönemlerinden tanıyor ve burada nasıl hayatta kalabildiklerine hayret ediyordu.
Şeytanı alt edebilmek için galiba şeytan olmak gerekiyordu, bu yüzden Yeji'yi fazla kınamaması gerektiğini artık daha iyi anlayabiliyordu.
Her neyse.
İzin günlerinden birindeydi Yeonjun.
Dünya üzerinde kalan iki gerçek dostu ya da diğer idol arkadaşlarıyla -sözüm ona- programı çok uyum sağlamadığı için izin günlerini de stüdyoda dans ederek geçirdiği herkes tarafından bilinirdi. Gitmek istediği başka yer yoktu zira. Hem yurtta kalıp Beomgyu ile tartışmaktan ya da Soobin'in köpek yavrusu bakışlarını çekmekten daha iyiydi her türlü.
İkisi de hala geçen haftalarda yaşanan olaydan dolayı ona öfkeli ya da kırgın görünüyor, Yeonjun ise olanları düzeltmek için adımını atmıyordu ısrarla.
Neyi beklediğini bilmiyordu genç adam. Haksız olduğu zamanlarda tükürdüğünü yalamak onun için sorun olmazdı fakat şimdi bu olayı kullanarak böbürlenmelerini izlemeyi de istemiyordu.
Yeonjun ayaklarımıza kapandı.
Öte yandan bu çocuklar öyle insanlar mıydı? Emin değildi.
Kulaklığını çıkardı ve dans etmeyi bıraktı.
Arkasındaki trainee grubunun ne zaman geldiğini fark etmemişti adım seslerini duymadığından ama son beş dakikadır onu kaçamak bakışlarla süzüp aralarında fısıldaşarak dikkatini dağıtmayı başarmışlardı.
Öfkeyle dönüp ne olduğunu sormamak için kendini zor tutarken duvarın hemen dibine bıraktığı çantasına uzanıp toparlanmaya başlamıştı.
Stüdyodan bir an önce çıkmaya çabalıyordu, zira kızlarla uğraşmak zorunda kalmak hoşuna gitmeyecekti. Bu nedenle içlerinden biri bomba haberleri duyup duymadığını sorduğunda Suga tepki bile vermek istememişti.
"Oppa haberleri aldın mı?"
Kelimeleri uzata uzata laubali ve hevesli bir şekilde konuşan kıza tepki bile vermek istemiyordu. Yine de "İlgilenmiyorum," diye mırıldanmıştı çantasını bir sporcu edasıyla omzuna attığı esnada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Black) Onyx || Txt~Soogyu
FanficHayır, onun için sıcak bir yer yoktu.. Sıcak bir yuva ya da kucak... Adım atacak tek yer... Sığınacak tek liman... Belki de bu yüzden... Artık yaşamaya çalışmayı bırakmalıydı.