XV - Journey In History

1.4K 190 599
                                    

Işığın olmadığı kapkaranlık bir dünyaya adım attığım dakikalar oluyordu. Hâlâ hiçbir şey göremediğimden endişeliydim. Göz kapaklarım birbirinden ayrı olduğu hâlde görememek o kadar kötü hissettiriyordu ki..

"Geçmiyor. Hiçbir şekilde göremiyorum."

"Sen başının dönme olayının açlıktan olduğuna emin misin?"

Jungkook'un sesi kulaklarıma dolduğunda cevap vermeyip sessiz kaldım. Başımı hafifçe aşağı eğip ellerimi birleştirdim. Beni bu durumdan Leydi Ella kurtarabilirdi.

"Cevap vermediğine göre başka bir şeylerin olduğu belli. Lakin söylemiyorsun."

"Evet, öyle. Başka bir şey var ve sana söylemek istemiyorum. Malum, sonradan sorun çıkıyor."

Sessiz kaldıktan bir müddet sonra yatağın kenarı aşağı çöktüğünde oturduğunu anlamıştım. Görmesem dahi başımı oturduğu yöne doğru çevirmiştim. Şu anki yüz ifadesini merak etmiyor değildim.

"Yalan söylemediğimi, yalanı sevmediğimi biliyorsun değil mi?"

Yüzümü buruşturup boş boş beklerken "Biliyorum." diye mırıldandım. Ne alakası vardı şimdi?

"Ne diye gerçek hislerimi dışarı vurmak yerine sahte, yalan sözler söyleyeyim?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp ardından "Söylediklerin tam olarak onlardı yani, bilerek söyledin?" dedim kısık bir sesle. Duyup duymadığından emin değildim. Sanki bu biraz daha kırılmama neden olmuştu. Gerçekten öyle düşünmüştü..

"Söylediklerinde haklı olduğunu ben de biliyordum. Lakin bunu dışarı vurup vurmaman senin elindeydi. Keşke bunu bana söylemek yerine içinde tutsaymışsın. Lakin bir yönden de iyi oldu, dersimi aldım."

"Kastettiklerim anladıklarından çok daha farklıydı lakin.. neyse. Hâlâ göremiyor musun?"

Kaşlarımı çatıp anlam vermeye çalıştım söylediklerine. Kastettikleri daha ne olabilirdi ki? Apaçık ortadaydı işte her şey. Bu konuya daha sonra kafa yorma kanaatine vardıktan sonra sorduğu soruya karşılık başımı iki yana salladım. Ne yazık ki göremiyordum. Bunun Yoongi'yle alakalı olduğuna kalıbımı basabilirdim. Yanıma gelemese bile bir şekilde uzaktan beni rahatsız ediyordu.

"Kımıldama."

Söylediklerinden hemen sonra şakaklarımda hissettiğim dokunuşla hafiften geriye çekilir gibi oldum. Parmakları şakaklarıma hafif baskı yaparken alttan alttan giren baş ağrısıyla yüzümü buruşturdum. Ne yaptığı hakkında en küçük bir fikrim dahi yoktu.

Ellerini başımdan ayırdığı gibi "Yoongi belası!" diye söylenmişti. Kaşlarımı çatıp başımı ona doğru çevirirken "Ne yaptın?" diye sormuştum. İlk cevap gelmese de bir müddet sonra "Zihnine girdim." demesiyle dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı. Ve mal gibi ben de buna izin vermiştim!

"Bu yaptığın doğru mu sence?!"

"Evet."

Tereddüt etmeden verdiği cevap yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Hiç de doğru değildi bir kere! Söylemek istemiyorken şıp diye öğrenmişti her şeyi!

"Yıkanırken şarkı söylemen ilgimi çekti."

Söylediklerinin hemen ardından yataktaki hareketlilikle kalktığını anlamıştım. Ne demişti o?! Nerden, nasıl..? Tanrım zihnime girince her şeyi görüp, duyabiliyor muydu?! Her şeyi görüyorsa... Tanrım!

"Sapık mısın be sen?!"

"Yani.. pek değil."

Normal bir şekilde verdiği cevap yüzümü buruşturmama neden olurken ellerimi kaldırıp yüzüme siper ettim. Onun tarafından daha ne kadar utandırılacaktım ben?!

Journey In History ᴶᴶᴷ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin