XXIV - Journey In History

821 121 306
                                    

Akıp giden zaman, Jungkook ve Yunri'yi tebrik etmek için sıraya giren insanlar ve oturduğum masa başında elimdeki bardakla dakikalardır onları izleyen ben.. Mutlu değildim, gerçekten hiç mutlu değildim. Haksızlıktı bu, koca bir haksızlık!

Bakışlarımı önüme çevirip elimdeki bardakla oynadım. Bu olanların bir an önce son bulması gerekiyordu. Geçmişe döndüğümüzde içimde böylesine acı veren yaralar kalsın istemiyordum. Eğer olur da geçmişe dönemeden evlenirlerse her şey benim için çok daha zor olurdu.

"Merhaba, sana katılabilir miyim?"

Gelen yabancı sesle bakışlarım masama gelen bedeni bulurken elimde çevirdiğim bardağımı sabitleyip masaya bıraktım. Genel olarak kabul etmezdim fakat kafa dağıtmak için iyi olabilirdi.

"Merhaba, tabi."

"Sevindim."

Sağ tarafımdaki sandalyeye oturup bedenini benden tarafı çevirmişti. Ortadan ikiye ayrılmış, siyah, şekilli kaşlarının üzerinde biten saçları, kahverengi çekik gözleri ve şekilli dudaklarıyla yüzü oldukça güzeldi.

"Bana adını bahşeder misin?"

"Lena, Lena Schmid"

"Ah, Koreli olduğunu sanıyordum."

Hafif bir tebessüm edip başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım onu. "Öyleyim, yani yarı yarıya. Annem Koreli, babam Alman."

"Anladım. Annen çok güzel bir kadın, baban da oldukça yakışıklı bir bey olmalı. İkisinin karışımı olan sen çok güzelsin çünkü."

"İltifatın için teşekkür ederim. Senin adın ne peki?"

"Gitae."

"Memnun oldum, Gitae."

"Ben de çok memnun oldum."

Sıcak gülümsemesine karşılık küçük bir tebessüm edip bakışlarımı elimin altındaki bardağa çevirdim. Yürümüyor koşuyordu resmen. Bardağımı kaldırıp dudaklarıma götürürken hissettiğim bakışlarla gözlerim Jungkook'u bulmuştu. Bakışları tam olarak benim üzerimdeydi. Şu an düşündüklerini gerçekten merak ediyordum.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz, Leydim?"

Gitae'nin sesini duyduğumda bakışlarımı ondan tarafı çevirip uzattığı eline baktım.

"Elbette."

Kaldırdığım elimi bana uzatmış olduğu elinin arasına yerleştirip oturduğum yerden kalkmıştım. İçeceğin etkisinden miydi bilmiyorum lakin başımda bir dönme var gibiydi.

Masadan uzaklaşıp dans eden diğer insanların arasına girdiğimizde bir eli belime inip bedenimi kendine çekmişti. Neredeyse ona yapışmış bir şekildeydim. Diğer eli boştaki elimden tuttuğunda bakışlarım yüzüne çıkmıştı. Geniş bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Sana şaşıracağın bir şey söyleyeyim mi?"

"Sen bilirsin."

"Yunri benim kardeşim olur, abisiyim."

Kaşlarımı hafifçe kaldırıp yüzüne daha dikkatli baktığımda Yunri'yle gerçekten benzediğini fark etmiştim. "Benziyorsunuz gerçekten." Başını aşağı yukarı sallayıp beni onaylarken bakışlarını benden çekip Jungkook'la Yunri'nin olduğu tarafa doğru çevirmişti.

"Onlar da dansa kalkmış."

Bakışlarım istemsizce onları bulduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. Yunri başını Jungkook'un göğsüne yaslamış bir şekilde dans ediyorlardı. Jungkook'un yüzünü pek göremiyordum falat Yunri gerçekten mutlu gözüküyordu.

Journey In History ᴶᴶᴷ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin