"Sana asla farklı bir gözle bakmam Taehyung. Birbirimizi uzun süredir tanımadığımızı biliyorum... Ancak nasıl bir insan olduğunu bildiğime eminim. Ve seni daha iyi tanımak istiyorum. O yüzden anlat bana Taehyung."
"Fark ettin mi bilmiyorum ama ben çok konuşkan biri değilim. İçimi kolayca dökemiyorum."
"Bence gayet iyi gidiyorsun."
İçini çekti ve bana baktı.
"Bugün gördüğümüz o adam... Onu kişisel olarak pek tanımıyorum, ama benim geçmişimden biri. Benim en iyi arkadaşlarımdan birinin abisiydi."
'Abisiydi?'
"Seojoon ve ikimiz kardeş gibiydik. Annelerimiz bize üçlü bela derdi. Seojoon her zaman kışkırtıcı bir çocuktu ama biz onun çılgın fikirlerine hep uyardık. Öğretmenlerimiz bile durumu anladı ve bizi dersleri kaynatmayalım diye ayrı tutmaya çalıştı."
Kıkırdadı, ben de onunla birlikte güldüm.
"Seni başını belaya sokarken hayal edemiyorum gerçekten."
"İnan bana. Seojoon'un şaka yapmak için her zaman yaratıcı fikirleri olurdu ve Hyungsik ile ben ise bunların sonuçlarını görmek için sabırsızlanırdık."
"Yani sınıfın en komikleriydiniz?"
"Öyle de denebilir. Hepimiz ancak on sekiz yaşına geldiğimizde hayatlarımız için bir şeyler yapmamız gerektiğini fark ettik. Hiçbirimizin notları iyi değildi ve üniversiteye gidebileceğimizi sanmıyorduk."
"Silahlı kuvvetlere katılmaya o zaman mı karar verdin?"
Taehyung başını salladı ve yüzü bir kasvete büründü.
"Deniz kuvvetlerine katılmak aslında benim fikrimdi, böylece başvurduk ve üçümüz de Afganistan'a gönderildik. İşlerin nasıl sonuçlanacağını bilseydim, bana katılmalarını asla istemezdim."
Birkaç dakikalığına sessiz kaldı, ben de sabırlı bir şekilde devam etmesini bekledim.
"Bir el bombası vardı."
Taehyung başını ellerinin arasına koydu.
"Onu göremedim bile, hiçbirimizin gördüğünü de sanmıyorum."
Taehyung'un gözlerindeki kederli bakış, kalbimi acıttı. Durduğu yere doğru yürüdüm ve kollarımı beline sardım. Bir anlığına duraksadı, ancak sonra iki güçlü kol beni kendine çekti. Taehyung'un sesi, nihayet tekrar konuştuğunda neredeyse fısıltı gibi çıkmıştı.
"El bombası adamlarımızın yarısını havaya uçurdu ve daha sonra üstümüze yağan kurşunlar, onun yarım bıraktığı işi neredeyse tamamladı. Korku filmlerinden çıkma bir sahne gibiydi."
"Oh, Taehyung... Sen de yaralandın mı?"
"Bir noktada omzumdan bir kurşun geçti ama hiç hissetmedim. Adrenalin yüzünden bir şey hissedemez ve duyamaz olmuştum. Dengemi tekrar sağlayana kadar sendelediğimi hatırlıyorum, sonra Seojoon ve Hyungsik'i bulmaya çalıştım."
"Buldun mu?"
Başını salladı.
"Biraz zamanımı aldı çünkü herkes siper almak için eğiliyordu. Bize ateş etmeyi asla kesmediler. Takviye kuvvetlerinin gelmesi için neredeyse bir gün beklemek zorunda kaldık. Hayatımın en uzun günlerinden biriydi."
"Orada sana ateş ederken tüm gün orada beklemek zorunda mi kaldın?"
"Kaçacak hiçbir yer yoktu. Kamyonlarımızın yanındaki tepeler ve kayalar haricinde, geniş ve düz bir ovadaydık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bodyguard | vmin
Romance"Bu adam... onda ne var bilmiyorum ama yanından uzaklaşamıyorum." #1 - vmin fic {250321} #1 - taechim {310321} #1 - vmin {021221}