Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
"Bence kıçına tekme basalım!"
Yoongi kaçıncı olduğunu bilmediği şekilde bir kez daha gözlerini devirdi Jimin'e. Belki bininci sefer olabilirdi. Bilmiyordu. Siyah saçlı çocuğu sıcak yatağından alıkoyduklarından beridir Jimin'in çeşitli işkence ve şiddet teorilerini dinlemekten sıkılmıştı. İki kafadar özel mülk olan karanlık depoda birbirlerine yardımcı olarak taşıdıkları siyah saçlı çocuğu tozlu zemine düşürmemek için büyük bir uğraş veriyordu. Biri kollarından tutup tüm gücüyle yapılı bedeni havada tutmaya çabalarken diğeri bacaklarından asılıyordu. Uyuyan zavallı Jungkook her şeyden bihaber olarak aralayacaktı gözlerini. Atışan ikilinin arasında hırpalanan kişi masumca uyumaya devam eden Jungkook olmuştu.
"Jimin, bir kez daha saçmalama demeyeceğim!" Dedi Yoongi sızlanarak. Jungkook'u taşımak onun için her ne kadar devede kulak kalsa da kaslı ve yapılı bedeni onun iki katı ağırlığında sayılırdı. İster istemez el bilekleri ve kolları ağrımaya başlamıştı. Deponun bulunduğu sokağın başından beri taşıyorlardı Jungkook'u. "Aptalca konuşmaya devam ettiğin takdirde o tekmeyi kıçına basan ben olacağım. Dolgun kalçanda ayakkabılarımın izi çıkacak."
"Kıçımın delisi olduğunu bu kadar belli etme Yoongi." Dedi Jimin. Kibirle sırtını dikleştirmiş, göğsü kabarmıştı. O bir Park Jimin'di. Takdir edersiniz ki dolgun ve yuvarlak şekilli Park Jimin kalçası kimsede yoktu. Şüphesiz kusursuz fiziğiyle erkeklerin kirli düşlerini süslüyor, onu gören genç ve güzel kızların kıskançlıklarını tavan yaptırıyordu. Birçok hayale konu olan dolgun kalçası kampüsteki heteroseksüel kişilerin bile dikkâtini çekmişti. Yoongi ise tam olarak dikkâtini çektiği halde inkar eden kısımdaydı.
Yoongi bomboş ve ifadesiz bakışlarını Jimin'e yönlendirdi. Denemek istedikleri ufak çaplı maceradan yorulmuştu. Aslında sıkılmamıştı, Jimin'in yersiz ve ona göre aptalca gelen teorileri bıkkınlık getirmişti. Jungkook'u deponun ortasında bekleyen sandalyeye oturtup bağlamalı ve vlogger'lık hayatını renklendirecek video kaydını başlatmalıydı. "Şaka yapmıyordum."
"Ayağının acımasız bir tekme sayesinde bile olsa kıçıma temas edeceği düşüncesi beni heyecanlandırmaktan başka bir halta yaramıyor." Dedi göz kırparak. Ter içinde kalmayı umursamadan flörtöz bir tavırla çilekli parlatıcıyla kaplı dudaklarını yaladı. Diline bulaşan hafif ekşimsi çilek tadı onu memnun etmişti.
"Seni arsız herif!" Sandalyenin yanına vardıklarında neredeyse yerdeki toz ve pislikleri süpüren ağır bedeni tek hamleyle hoplattı ve bir dizini kırarak düşmemesi için destek verdi. "Boş yapma da Jungkook'u şu sandalyeye bağlayalım artık. İlacın etkisi geçmek üzere." Dediğinde Jimin yarı uykulu bir biçimde kıpırdanan bedene göz attı. Haklılık payı vardı. İlacı verdiklerinden beri bir saatten fazla olmuştu, her an uyanabilirdi; öyle ki kıpırdanmaya başlamıştı. Hızlı olmalı ve bir an önce videoyu başlatmalılardı.
