18. Bölüm; Canlı Yayın Sorunsalı

1.7K 161 63
                                    

Keyifli okumalar dilerim<3

-

"Siktir!"

Dış kapının arasına sıkıştırdığım kırmızı boyaya bulanmış elim büyük bir sızıya ev sahipliği yaparken acıdan dolayı ısırdığım dudaklarımdan ufak bir inilti döküldü. Acıyan elimi kontrolsüzce rastgele sallarken "Tanrım.." diye fısıldadım, akşam karanlığı çökmüş eve kısaca göz atarken. Annem görünürlerde yoktu fakat kulağıma birçok uğultuyu andıran sesler ilişiyordu. Şayet beni kırmızıya bulanmış bir halde görse ne yapacağını kestiremiyordum. Sabahın kör saatlerinden bu yana Kim ikizleriyle resim atölyesinde vakit geçirmiş ve birazcık da eğlenmiştik. O kadar zevkli ve eğlenceli bir gün geçirmiştik ki gün sonu olduğu için üzülebilirdim bile. Kesinlikle her bir yanımız kırmızıya bulanırken zevkin dibine vurmuştuk. İstemsizce sırıttım.

Sessiz olmaya özen göstererek kapıya takılı kalan anahtarımı çıkardım ve aynı sessizlikle çıkmasına dikkât ettiğim adımlarımı odama doğru yönlendirdim. Kim ikizleriyle resim atölyesinde bir nevi vedalaşmıştık. Busan tatili boyunca benimle bu evde kalmaları mümkün değildi. Bu durumu anneme açıklayamazdım. Resim atölyesinden çıkınca beni eve bırakmayı teklif bile etmemişlerdi çünkü itiraz etsem de kâbul etmeyeceklerini adım gibi biliyordum. Beni eve bıraktıklarında arabadan inmeden biraz daha birbirimize doymaya çalışmamız V'yi gülme krizine sokmuştu. Her fırsatı değerlendirdiğimizi söylemişti. Haklıydı da. Onlarla geçireceğim beş dakikaya bile ihtiyacım vardı, hiçbir an boşa gitmemeliydi.

Merdivenleri tırmanırken son üç basamak kala "Jeongguk.." diye seslenen annemle içimden küfrederek olduğum yerde durdum. Kapının arasına sertçe sıkıştırdığım elim hâlâ sızlarken, annem bir kez daha ve sorarcasına "Jeongguk?" Diye seslendi. Arkamdan çıkıp önüme geldiğinde bakışlarım soyulmuş derimden sızan kana odaklıydı. Gerçi kırmızı boyaların içinde belli olduğu pek söylenemezdi.

Şaşkınlığın esiri olduğu göz bebekleri büyük bir hızla üzerimi tararken "Aman Tanrım," dedi, "Bu halin ne senin?" Sweatshirtümden çekerek kendine yaklaştırdı ve kıpkırmızı olan çeneme yerleştirdi parmaklarını. Parmağının ucunu hafifçe sürttü kurumuş boyanın üzerine. "Tanrı aşkına, ne oldu sana Jeongguk? Bu halin de ne? Boya küpünün içine mi düştün?" Anında göz bebeklerine tuhaf, kınayan bir bakış tutundu. "Yoksa," dedi tekdüze bir sesle. "Video çekmek uğruna mı tüm bu saçmalıkların?"

Altı üstü resim atölyesinde Kim ikizleriyle sevişmiştim.

"Anne," dedim bıkkınlıkla gözlerimi devirirken. "Abartmasan mı acaba? Altı üstü resim atölyesinde takıldık biraz." Durup sözlerimin üzerine düşündüm. "Sadece resim yaptık." Derken acıyan kalçam sadece resim yapmadığımızı yüzüme bas bas bağırıyordu. Umursamazca omuzlarımı silktim.

"Nasıl bir resim yapmak bu Jeongguk?" Sorgulayan ses tonuna bir de bakışları eklendi. Çenemde tutmaya devam ettiği parmaklarını çekti ve benden bir iki adım uzaklaştı. "Ayrıca öğretmenlerin nerede? Neden gelmediler?" Dehşete düşmüş bir ifade yer edindi yüzünde. "Yoksa bizden mi memnun kalmamışlar?"

Resmen iki dakikada kendi yazıp, yönetmiş ve oynamıştı.

"Anne," diyiverdim bir kez daha tüm sözlerini ağzına tıkayarak. "Lütfen abartma. Öğretmenlerim burada kalmaya devam etmeyecekler çünkü işleri varmış. Hatırlarsan Busan'a işleri için gelmişlerdi ve yol üzeri olunca beni de bırakmak istediler, senin teklifinle bir gece kaldılar ve bitti." Sevgiyle omuzlarını okşadım ellerimin boya içinde kalmasını umursamadan. "Yoksa senin misafirperverliğinden kim memnun kalmaz ki annem benim."

Dudakları yukarı kıvrıldığında gülümseyerek yanaklarını öptüğümde "Jeongguk!" diye bağırdı. "Hep boya içindesin oğlum, git ve bir duş al hadi."

Kim Twins // vtaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin